0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
172
Okunma
Papatyam!
Ne okulumuz kalmış ne de gecekondudan evlerimiz
Her taraf beton yığını olmuş Şentepe’nin
Okul kapalı nerede öğrenciler, nerede gençliğimiz?
Olsa da dilleri toz içinde yürüdüğümüz yolların
Anlatsalar bir bir olup biteni, göçüp gidenleri
Gelmeyecek, ya da yazılmamış bir mektup
Beklersin gelecek diye, sızısı vurur tüm bedenine
Ağaçlar yapraksız, boş salıncaklar gibi sallanır
Sensiz her gün, her gece bir hüzün olur içimde
Yıkılmış eski evin enkazı gibiyim
Her şey var, bir sen yoksun.
Vuran bir rüzgârla dağılır dört bir yana
İçimde gelgitler, saçma sapan
Sensiz gecelerin karanlığı
Kalbimde keskin bir bıçak
Aklımda sensiz düşler
Nefesim kesilir, soluğum çıkmaz
Dışarıda insanın içini titreten bir soğuk
Buğulu camlar, dışarı bakan bir çift göz
Cama vuran yağmur taneleri
Arnavut kaldırımında bir koşturmaca
Yağmurdan kaçan insanlarla dolu
Artık eski sesler, baki kalan bu kubbede hoş bir seda gibi
Kalbimi Ankara’da sen de bıraktım giderken
Gitmeden kendime bir mezar kazdım
İçine de bir demet papatya bıraktım
Yokluğuna isyan ettim
Hani papatyaların açtığı bahar gelecektin?
Oysa pos pembe hayallerimiz vardı
Yarına, sana bana dair birlikte olduğumuz
Var mıdır bir sonsuzluk?
Hayallerimi karanlığa gömdüm
İçimdeki sana dair umutlarım da bitti
Son öpüşüm, veda busesiymiş bilemedim
Yıllar geçmiş ama hala dün gibi aklımdasın
Hatta kokun sinmiş tenime, özlemime
Kulağımda bir uğultu
Sanki damarlarımdan kanım çekilmekte
Oysa yolun sonu göründü
Geldi şimdi gitme vakti hayattan
İçimde bir kara kış sanki beni çağırıyor çok uzaklardan
Bir gün göçüp gitsem de dünyandan
Sen unutma beni Papatyam!
Ben kalbime gömdüm sana dair ne varsa
Dışarıda yağmur, kar tipi geceydi
Sana güneş ışık olmak isterdim
Yokluk, acı, düş kırıklığı, kirletilmiş bedenler
Olmuş gözlerime uyku haram
Çöl ortasında susuz, dudaklarım kurumuş çatlak
Gel de bir buse kondur Papatyam!
Kondur da aşkına olan susuzluğum geçsin
Dilimde adın, Papatyam der de başka bir şey demez
Gözlerimde sen, yalnız sen
Gülüşlerinde ölü bedenime can veren
Kahverengi gözlerinin ışıltıları
Kara bulutlar içinde geceyi aydınlatan bir ay ışığı
Zifiri karanlık bir gece, ne ay var ne de yıldız
Nefesim nefes, hasretin ilmek ilmek örülmekte
Arnavut kaldırımlı çıkmaz bir sokak
Yolunu şaşıran bir kuş misali
Bir mavi sabah, bir mavi deniz
Bir mavi gökyüzü ve bir çift göz
Ilık ılık içime dolar, seni bırakıp giderken…