0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
147
Okunma
Nazlı gelin ata binmiş, ya nasip demiş
Düğün biter, gidecektir evinden
Nazlı gelini son kez çıkarırlar baba evinden
Gelinlikle çıkan kefenle girer artık
Kadınlar hazırlıyordu sevdiğini
Heyecanla bekliyordu
Elini cebine atıp köstekli saatine baktı
Daha var, dedi, sesli
Tabakasını çıkarıp bir sigara sardı
Yaktıktan sonra çakmağını cebine koydu
Yeşil çınar ağacına yaslandı
Bir of çekti arkasından
Bir duman sardı yaylayı
Öte dağdan bir ses geldi yanık, yanık
Nazlı gelin de indirilir yaylaya
Nazlı gelin sürmeli
Saçını boncuklarla örmüş
Allı yeşilli süslendikleri
Fesini kafasına yerleştirirken
Rengârenk çiçekler, paralar sarkar bileklerinin üstüne
Adı üstünde kırk beliktir
Üç etekle de çok yakışmıştır
Altın kemerini kardeşi bağlarken
Ne de olsa ağa kızıdır, zengindir Nazlı gelin
Sevdiği ise garipti, üstüne bir de yetim
Bir an düşündü sevdiği, dudaklarından
Garipler gülmezmiş sevdiğim, sözleri döküldü
Sevdiğine bakıp acısını içini çekti
Bir ara gözlerini gördü, yayla dumanının içinde
Sanki diyordu ki
Tası tarağı toplasak,
Buralardan hiç kimsenin bilmediği bir yerlere gitsek
Çaresizlikten dizlerinin üstüne çöküp kaldı garip
Sevdiği gelin olup giderken…