1
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
838
Okunma
youtu.be/DByGeAbrw-g?si=aS0Pd0M8juxpKghj
kadın dedi ki
hüznüm mezar taşına hece hece yazılsın
mahşeri hakta göz yaşlarımın hesabı
tek tek sorulsun
...
taşıyamadı göz kapaklarını
tahammülü kalmamıştı bu kadar ızdıraba
kendinden çok uzağa gitti kadın
uzaklaştıkça kendinden
her şeyi unuturum zannetti
uykusuz gecelere mahpusluk yaptı
yedi yirmi dört saat
bomboş duvarları seyretti
beyaz sayfalar uçuşurken anıların al çemberinden
çemberinde gül oyayı söylüyordu annesi ıscacık sesiyle
minnacık tebessüm ilişti güneşten yoksun gamzelerine
çok küçüktü o zamanlar
ne güzel gülüyordu kocaman maviden yeşile çalan göz bebekleriyle
perşembe pazarından aldıkları bez bebeği de elindeydi
kara tren gelmez mi ola türküsünü mırıldanırken annesi
ona güpgüzel entariler de dikmişti
hem çiçekli, hem uğur böcüşlü
yakında gurbetin en ırağından babası da gelirdi
yine çok severdi upuzun buğday başağı saçlarını
yanaklarından ıslak ıslak öpüp kızdırırdı küçük kızını
kim bilir
sadece o bulup çıkarabilirdi
labirentin içinde sıkıştığı hüzün duvarından
güldürürdü yüzünü
güldürürdü gözünü
güldürürdü saçlarını
güldürürdü kalbini
tutardı elinden onu da götürürdü kendi diyarına
rengârenk sonsuzluk kelebekleri
pusteblumeler uçuşurken
sonsuzluğun huzur dolu kollarında güldürürdü ruhunu
nagihan