2
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
671
Okunma

Mi mi la sol la
La si sol la fa sol mi
.
.
.
Reeeeeee
Miiiiiiiiiiiiiiii
.
.
.
Çektiğim hüzün fotoğraflarını
Yazdığım kâhır mektuplarını yakıyorum ellerimle
Kırmızı karanfil taşıyan turnalar şahit oluyor sadece
Ahh o turnalar
Boynumdaki idam sözcüklerini gagalarıyla silip süpüren
Yardan haber getiren masum turnalar
Sımsıkı kapatıyorum gözlerimi
Hepsi birarada mutluluğun filmini izlemek istiyorum bugün
Baktığım bütün aynalarda gülümseyen çocukluğum
Sahur saatinde tutuyor yüreğimden
Ağlamaklı gözlerim yenik düşüyor
Anıların alaz alaz yanan çemberine
Çemberinde gül oyayı ne güzel söylüyor annem
Ellerinden doyasıya öpemiyorum
Mağlup oluyorum gözyaşlarıma
Baba kokulu dualara hasret kalıyorum
Söz vermiştin kendime oysa ki
Hep mutluluğu yazacaktım
Yokkk
Yokkk
En zor şey onu anlatmak
Tam diyorum ki sevinç içinde
Buldum işte mutluluğun formülünü
Bir de ne göreyim
Kırmızı karanfiller dolmuş avuç içlerime
Yüzüme gözüme vuruyorlar öksüzlük ve yetimliğimi
Utanmadan bağıra çağıra ağlıyorum
Kendimden çok uzak bir yerde
Titrek parmaklarımla imza atıyorum kayboluş destanıma
-Zaten sevdamın baş kahramanı
Yar kokulu turnalar da yok-
Çektim sırtıma en afilli keder urbasını
Giyindim ayaklarıma hüznün delik deşik çoraplarını
Savaş çocuklarının masum çığlıklarına gömdüm kafamı
Çaresizliğimin çıldırtan senfonisinde kaybolup
Gidiyorum
Gayri benden mutlusu yok
nagihan