0
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1087
Okunma

oysa ki ,
hiç sevmediğim kadar seviyordum seni
hiç gülmediğim kadar gülebiliyordum yanında
ve hiç ağlamadığım kadar ağlayıp ferahlıyordum dizlerinde
hiç yapmadığım şeyleri yaptım seninle
kimseyi umursamadan
yanında unutuyordum herşeyi
üzüntülerim köpük köpük taşıyor
yokolup gidiyordu avuçiçlerinin şefkãtinde
hem annem oluyordun
hem babam
yanıbaşımda iken bile
vatanıım kadar özlem kokuyordun buram buram
hani çok hastalanmıştım ya birgün
nasıl sabaha kadar beklemiştin beni
annemden sonra ilk kez
biri benim için endişelenip
fedã etmişti uykusunu
âhhh şimdi esse delice rüzgâr
martıların bembeyaz kanadında taşısa kokunu
merhem olsa dumanı tüten yaralarıma
naftalin kokulu sandıktaki hatıralar kadar bahtiyar olsam
çalsa en sevdiğimiz şarkı
kapatıp gözlerimi en güzel rüyayı görsem
meselâ bu sabah uykudan beni sen uyandırsan
bakarken gözbebeklerime
bulutlar delice ağlasa
sona erse bu kahrolası ayrılık
aşkın bahtı gülse
senede birgün değil
hergün yürüsek elele
sihirli bir değnekle
gurbetin içinde gurbetlik sona erse
..
yoksa unuttun mu beni diyorsun
insan hiç unutabilir mi
yere göğe sğdıramadığını
hasret değirmeninde un ufak olduğunu
aşk odunda çıra gibi yandığını
kanatsız uçtuğunu
küçücük kalbindeki dağ gibi acılara iyi geleni
en sevdiği yemişin tadını
babaanneden yadigâr adını
herşeyi
herşeyi unutabilir
ama ona dünyayı bağışlayanı nasıl unutur
unutmam için nefessiz kalmam
dünyanın en nankörü olmam gerekir sevgilim
ãhhh sevgilim
söyle bana
peki sen unuttun mu ettiğimiz yeminleri
uçan bütün kuşlar şahitti
dans eden bütün kuğular
kumlardan kule yapan çocuklar
bir asra değer ömürlük yaşayan kelebekler
yuva yapan karıncalar
en çok da Allah
ben bozmadım masumiyetle koruduğum yeminimizi
dualarla sarıp sarmaladım güzelce
saklıyorum yüreğimin en güzel köşesinde
ya sen sevgilim..?
nagihan