5
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
633
Okunma

Mübârek bir günün bereketisin sen
İnşallah deyip
Sevinç gözyaşlarımın kırıntılarını
İtinayla şükür tesbihine dizdiğim
Sonsuz bir umutsun sen
Göğ(s)ünde barış güvercinleri uçurduğum
Okyanusunda kağıttan gemiler yüzdürdüğüm
Dağlarından avuç avuç böğürtlenler topladığım
Mülteci bir yalnızlıksın sen
Evrenin bütün enlem ve boylamlarına taht kuran
Ne zaman kendimden kaçsam
Koşar adımlarla sımsıkı bana sarılan
Kâh vatanım
Kâh toprağım
Kâh Anadolumsun sen
Hasretin ateşinde yanıp yanıp
Küle döndüğüm
Sonra yine yeniden doğduğum
Bazen İstanbul oluyorsun
Yedi tepesinde dua ettiğim
Bazen gurbet oluyorsun
Yedi katlı bulutlarına salıncaklar kurduğum
Bazen de annem, babam oluyorsun
Şefkâtinin bağrında huzurla uyuduğum
Sen aşksın
Sevabıyla, günahıyla ruhuma dolan
Acısıyla, tatlısıyla yüreğimi yakan
Ve sen
Beyaz yakalı çocukların masumiyetisin
Esmer gülüşlerini sevdamızın alnına mühürleyen
Bütün şiirlerin baş köşesine
Sadakâti kazıyan
Şimdi sonsuzluk kadar sayıyorum
.
.
.
Hadi
Ağzı süt kokan kelimeleri daha fazla incitmeden
Bana ellerini ver
nagihan