36
Yorum
120
Beğeni
0,0
Puan
4834
Okunma

Bilmezsin, kuzey rüzgârlarını
Seher vakti kekik kokulu gelir
Diline siner masumiyeti
Eteklerinde nisan yağmurları
Şikâyet etmez nağmesinden
Sarhoşum, sen aklımdasın
Uyandı kâinatın kanatlı ezgisi
Nida edip duruyorum şarkımızı
-Sen benim son hakikatimsin-
Penceremin kanadı nurlu yüzüne açılır
Kıskanır kelebekler
Avuçladım sayısız dua
Kilitsiz kapılara vurur sabah güneşi
Gönül iklimi mevsim dinlemez
Eşikten ürküp kaçmadan
Uzaktan gelen Tulum ezgisiyle tut ellerimi
Bilmezsin,
Kaçkarlarda büyüyen dağ lalesini
Genzinde yangısı, rengini çalar kehribar
Rüzgârı yalayan çisil çisil fırtınalarda
Sağa sola dönüp incinirken ben de ağlardım
Bu yüzden duygusal, sulu gözlüydü adım
İri taneli hakikat ırmağı göğsüme dolardı
Dağların sessizliğinin sesini dinler
Islak saçlarımı özgür bırakınca
Nefesimden zülal yıldızı doğardı
Şimdi seni, beni, bizi yazarken
Öykümüzün adını ’’ Yusuf’a sakladım’’
Hiç kimse bilmedi sükutun ağırlığını
Geçit vermez zirveler bilir sabrın lâl olduğunu
Yürürken gök kubbe altında
Yollar beni nereye götürür
Alabildiğine güz yağmurları düşmeden
Ruhumun med-cezirlerini dindir, halsizim.
Ve desem ki, -bana sen lâzımsın
Yaz(g)ımın son’baharında-
Ümmihan YILDIZ