7
Yorum
32
Beğeni
4,9
Puan
780
Okunma
zihnin sarkaçlarıyla atlanmış yoksul akşamüstleri
elinde ışıksız odaların sandık bayırları
ve yüzünü bıraktığı sular..
isli düş çayırları
rüzgarın delisizliğiyle tozlanmış uçurum
kızgın avuçların âzede efsunları
zinharlarken kendini kırılgan kırığın dilindeki karaya
son kez oyalanıyor
cam kesiği çocukluğuma
usulca..
usulca
d/üşüyorum dudaklarımı
iklimsizliğin çadırı
göğsümden göç eden omuzları
hüzün terziliğiyle kıvırıp
gölgesiz tarihlere uzunca seren
uyuşup birbirine giren ne varsa
susmaya mıhlanan
- elimde açık pencere-
gün o’dur ki
saat uykusuyla konaklayan fırtına tohumu
gece dolu ruhla dilleşen
ki,
anlatabilsem kar’lara
kendiyle barışık zamanı
şuramın kuşları havalanır
heceler sesimi yeryüzü
güçlü olmak değil
yıldız tepelerine yüreğimle bakmayı
ve taramayı saçlarını umudun
sabrın kızıl adımları karanlığı süslerken
buğulu bir secdeyle tembihliyorum
içimden geçen yolun konuşkan kuşunu
en yükseğe...
....
5.0
93% (13)
4.0
7% (1)