0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1606
Okunma

BİRİNCİ BÖLÜM: GENCAY AKPINAR
Hayat diye bir şeyden söz ettiler geçen gün
Benim bilmediğim, yaşamadığım bir hayattan.
Hâyal diye bir şeyden bahsettiler evvelki gün
Benim daha önce görmediğim bir hâyalden.
O hayat ki, dünya da birileri için varmış yalnızca
Onlar yaşarmış bahsedilen o hayatı doya doya
Biz işçilerin bildiği hayat, öyle pek sevimli değil
Biz işçiler , onların hayatını ayakta tutan ölüleriz.
Onların gözünde, hocamın dediği gibi haşereleriz
Onlar ki, geleceğimizi sürgüne çalışmaya vermişler
Bize hayat diye ömür boyu dört duvar arasında
Hiç durmadan çalışmayı öğretmişler.
Hâlbuki onlarında bizim gibi iki kolu, iki bacağı var
Fiziksel anlamda ne eksiğimiz var, ne de fazlamız
Ama onlar sefa içindeler, biz ise cefa çekiyoruz
Onlar mutlular, toklar, bizler dertliyiz ve açız.
Lüks otomobillerimiz, evlerimiz ve hayatlarımız yok
Biz işçiyiz, bizim tozlu, kirli ve yorucu işlerimiz var
Bizim binlerce liralık bitmek bilmeyen borcumuz var
Bizim işyerlerinde engelli veya ölü dostlarımız var.
Bize bunu hayat diye veren gökte ki biri değil
Hem, gökte birini de görebilmiş değiliz biz
Bize bunu hayat diye elimize tutuşturanlar
İlk önce, sözde o "hayatı" tutuşturdular.
Bu bize verdikleri, hayat değildi hayır
Hapishaneydi, sürgündü, işkenceydi
Bu bize verdikleri, hayat değildi hayır
Açlıktı, hüzündü, kaygıydı, umutsuzluktu.
Onlar bize uyur gezerlik değil hayır
Uyur çalışırlık verdiler, kendileri için
Biz binlerce yıldır çalışıyoruz, aç
Onlar binlerce yıldır geziyorlar, tok.
Bizler ki tarlalarda, fabrikalarda, şehir ve dağlarda
On iki saat terliyoruz hiç mi hiç durmadan öyle
Onlar ki spor salonlarında, eğlence mekanlarında
İstedikleri kadar zevkten ve neşeden terliyorlar.
Herşeyimizi bölmüşler, sınırlandırmış, ayırmışlar
Rengimizi, dilimizi, duygumuzu, uykumuzu,
Düşüncelerimize nice yasaklar koymuşlar
Karın tokluğuna yaşamamızı sağlamışlar.
Bir Yahudi atasözü der ki;
"Bir yoksul tavuk yiyorsa, ya yoksul hastadır yada tavuk."
Bizler işte o yoksullarız, ya hastayız yada yediğimiz
yiyecekler hastalıklı.
Bazı insanların yemek seçme lüksü yoktur
Yenilecek şeyin felsefesini yapma lüksü yoktur
Adını bile duymamışlardır vejeteryanlığın, veganın
Onlar için sadece yemek , su ve uyku gerek.
Onlara bunu dayatan sistem ne kötü sistem!
Ellerini ve ömürlerini hapseden bu aşağılık sistem
Hâyallerini ve geleceklerini hapseden bu sistem
Bu ne , bu nasıl bir sistemdir böyle!
Kapana almışlar işçi sınıfını, her yeri ateş çevrili
Umutsuzlar , hüzünlüler ve yorgunlar, uykusuzlar
Unutmuşlar bazı şeylerin var olduğunu
Peki kim hatırlatacak ?
Biz. Biz şairler hatırlatacağız.
Şair nedir? Şair ne yazmalıdır?
Bir şair nasıl şair olur?
Anlatayım dilim döndüğünce.
Birilerine yardımcı olamıyorsa sözlerimiz
Birilerinin acılarını duymuyorsa zihnimiz
Haksızlık var! diyemiyorsa dilimiz
Dünya âlem tanısa bizi ne fayda?
Şair, gözlemciyse şairdir
Şair, herkesin derdine ortaksa şairdir
Şair, başkalarının dertlerini hissediyorsa şairdir
Şair, insanlığı kucaklayarak şair olur.
Şair ki dostlarım
Susmaz, korkmaz, yılmazsa şairdir.
Şair ki dostlarım
Kendi hayatını kimseden üstün görmezse şairdir.
Şair, kuyuyu derinleştiren değil
Şair, kuyudan çıkış yolunu gösterendir.
Şair, ölüm türküleri söyleyen değil
Şair, yaşamın değerini dile getirendir.
Şair, kayıtsız ve yabancı değil
Şair, dost gibi içimizi bilense şairdir.
Şair, biten ömre ah eden değil
Şair, başlamayan ömre ah edendir.
Bizler ki hangi zaman, hangi yüzyılda
Nerede, kime boyun eğmişiz?
Bizler ki ne zaman, hangi yüzyılda
Düşündüklerimizi söylemekten çekinmişiz?
Susmayacağız, konuşacağız
Bir hayat var, inanın, onu anlatacağız
Hemde tok, mutlu, hemde öyle umutlu
Canlı varlığımızı, cansız maddelere vermeyeceğiz.
Bugün kimsenin inancını değiştirme gibi
En ufak bir amaç veya niyetimiz yok elbette
Ama yararlı olacağına inandığımız büyük bir
Gerçek var ortada ki, anlatmalıyım bunu.
Yaşadığın bu hayatı, inandığın tanrı vermedi sana
Bu bütün gün çalışmak ve yorgunluk hayatını,
Bunlar, seni susturmak ve şükrettirmek için
Sana dayatılan haksız parazit düşüncelerdir.
Sana, Tanrı’nın merhametli ve cömert olduğunu
Durmadan söyleyip durdular değil mi arkadaşım?
Yaşadığın hayata bakılırsa dostum
Tanrı’n, pekte merhametli ve cömert görünmüyor.
Adalet gecikirse adalet olamaz
Adalet, zamanında ve yerinde olursa adalettir.
Bu dünyada eziyet çek, öbüründe sefa sür
Bu, sana bile komik ve mantıksız geliyor değil mi?
Yani cennete girmek için neden önce cehennem?
Burada da büyük bir yanlış ve çelişki var.
Yani arkadaşım, tabi
Tanrı’n, merhametli ve cömertse?
Hiç düşündün mü ;
Neden zenginlerin çocukları ölmez askerde?
Neden onlar bizim gibi et ve kemiktenken
Bizden çok daha iyi hayat sürerler?
Sana düşünmeyi unutturmuşlar arkadaşım
Ama biz, sizin gibi olan biz, hatırlatacağız.
Bir şeylerin hatalı ve yanlış olduğunu
Sizlere, kimseden korkmadan anlatacağız.
Sen bugün neden bir Mozart, Beethoven, Baht
Veya William Shakespeare değilsin?
Sen bugün neden bir Edvard Munch, Da Vinci
Veya Pablo Picasso değilsin?
Çünkü senin sanata ayıracak vaktin yoktu
Çünkü doyurman gereken karınlar vardı
Çünkü senin özgür düşüncelerin olmadı
Çünkü seni esir almıştı aşağılık bir sistem.
Özgürlük, okumak ve anlamakla başlar
Cesaret ve inançla hareket eder.
Sana tavsiyem odur ki
Özgürlüğüne köle ol yalnızca!
"Ölüm, bir yaşam olayı değildir. Ölüm yaşanmaz…"
Diyordu Ludwig Wittgenstein.
Bize ölümü her gün yaşatıyorlar oysa ki
Dirilme vakti dostum, artık gelmedi mi?
İKİNCİ BÖLÜM: BKARAER
Ben BKaraer..
Hayatının son baharında biriyle karşılaşırsanız
O Benim..
Gencay Akpınar
Hayatının ilkbaharında biriyle karşılaşırsanız
Ezeli gece ve yıldızlar
Sabah gelen ilkbaharda Gencay
Akşam gelen sonbaharda Bkaraer
ISTIRABI HECELEMEK
………………………
Birbirimizin öteki gözü olduk.
Ayrı iki bedende yaşayan bir düşünceyiz
Babalarımız kadar işçiyiz.
Patron gazetesi puntolarını
Gözlerini kısarak okuyanlara göre
Biz haşereyiz
Eğitim doktor kalifiyeli işçi fark etmiyor
Burjuva eğlenerek gecelerken
Burjuva sabahları keyifle uyurken
Biz emekçiler hep işe gittik.
Peki bu haşerelerin hayatını
İki dakikalık film yapsak çok sıkıcı film olurdu değil mi?
Emekçilerin en derin ve sessiz yaraları var.
En derin yaralar sessizdir
Biz haşereyiz ve emekçiyiz.
Yaban güllerin kokusunu duymayan işçilere
Yaban güllerini anlatacağız.
Ölmeden yapılacak işler listesine aldık.
İş kazasından kör olanlara görmeyi anlatmalı
İş kazasında sağır olanlara,
Nasıl görmesi gerektiğini anlatacağız
Derin komadan uyanmak güzeldir.
Madem gökkuşağı gibi tüm insanlar
Birbirine eşit
Öyleyse bu fırtınalar niye?
Sessiz yaraların çığlıkları niye var
Özdeşleri bir doğaya soralım derim.
Çiçekler çiçekler binbir güzellikte
Sizde ezen ve ezilen sömürü niye yok?
Kör hırs rekabeti niye yok?...
Ay ve güneş
Bizde olan sizde niye yok?
Ezen ve ezilen sömürü niye yok?
En vahşi hayvan bile ötekini sömürmez.
Yazılışı kahve gibi
Okunuşu kahve değil
Yazılışı insanlık gibi
Okunuşu insan değil
Yazılışı özğürlük gibi
Okunuşu özgür değil
En zengin gençle,
En yoksul genç birlikte eğlendiler
Yoksul genç zengin gencin düğününde odun taşıdı.
Olsun önemli değil arkadaşız dedi.
Bir gün ebrulu bir kıza ikiside aşık oldular.
Kız dünya güzeli..
Pencerede rüzgâr şaçları ile oynaşıyordu
Zengin genç yoksul gence
Beni omzuna al dedi
Yoksul her zamanki gibi sırtladı zengini
Dakikalar saat oldu.
Yoksulun omuzları kolları düştü taşımaktan.
Bir kedi ayağına süründü.
Bir köpek şüphe ile havladı
Bir süre sonra neden orada olduğunu unuttu
Hayalleri bir kez daha elinden alındı.
MUSTANG ATLARI
……...
Dünya dönüyor.
Paranın saltanatı
Zenginler küstah
Halk olmuş parya
Dağların delik deşik
Mezarların satılık.
Kardeşleri Yusuf’u
Kör kuyuya atmış
Fareler aslan gibi kükrüyor ormanda.
Aslanlar fare olursa
Suç hepimizin
Ekmek kırıntısı kadar Cesaret
Örselenmiş umutların suya düştüğü için ölmezsin
Umutların pes ettiği için suda boğulursun.
1789 Fransız anneler ekmek için yıktı
Bourbon hanedanı,
1917 Rus anneleri ekmek için yıktı
Ramanov hanedanını,
Korkmak ve ölmek olağanlığın doğası
Cesaret olağanüstü
SEVMEK Cesaret ister
UMUT’un kadar Cesaret
Aklını kullanma cesareti
Cesaret ana
Evlatlarını vermeyecek
Özgür mustang atların su içtiği yerdeyim.
………………….
29 Nisan 2020
Sinop--İstanbul
Gencay & Bkaraer
5.0
100% (4)