1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
Okunma
Irmakların menfur bir kir ile aktığı yazlar...
Ah ! ciğer kan-âlûd yürekler çizilti
Bir cömert tarlanın ağlayan çiçekleri
Ben on dört yaşında iken
Güller solmasın deyu
Şiirler okurdum paslı yüreklere
Hilal görünce ağlardım
Ulurdu aya karşı yüreğim
Nefsimi körelterek çıktım bu yola
Sensizlik bir ateştir
Fırat kıyısında yürüyen çoban
Bazen nefesimi kesen güneştir.
Söyle bana mağrur delikanlı
Şol cesareti avuçlarsak
Varır mıyız acep Hira dağına ?
Bir asa ile ilâ-yı kelimetullaha
Pencereden kar kopsa da
Ruhumuzu çiçekler arasına koymuş gibi
Ana sütü gibi pak olarak
Dilimden dökülür mü adın ?
Söyle bana şose kaldırımlar arasında kalan çiçek
Balkonda ağlayan çocuk
Anadoluyu bekleyen çift çift gözeler
Mavinin şükür tonu
Bana vuslatı aşılar mısın ?
Yeniden kıyama ererek
Gözlerinden öper miyim ?
Türkmen balaların kıratlarını
Çiğnenen bir ıslık dişlerimde
Iraz teyzenin merhametli elleri
Fadime ananın ekmek kokan
Zahide bacının kilimleri
Hep hasret-i ûlâ mıdır ?
Rahatsızlar çağında
Huzur arama
Çünkü bir sebepsiz bağlanmadır
Bu yüzyılda yaşamak
Çizilmiş bir gökyüzünde
Hudutları kamaştıran ağlamadır
Eyvah ki !
Hilal solmak üzere
Evvel zaman türkülerinde
Demlenerek sedir üstünde
İlim yolunda çıralanan
Civan-mert ecdadın
Gölgesiyle büyüdüm ben
Gönül ister ki kardeşlerim
Ben tarlada çalışırken
Huzurla uyusun evlerinde
Evet evet tam olarak istediğim
Ve dileğim bu
Çünkü hatırası bile yeter
Nal parlatmanın
Üzengide kılıç kavlamanın
Aynı nizama doğru koşarak
Şehadet şerbeti içmenin
Ömürlük hatrı vardır !
Gitme otur kopuzundan bir tel rüzgar ver
Şöyle sıcak bir çay gibi
Aksın gitsin çağlaya çağlaya
Trablusgarptan Şama
Oradan Bosnaya
Veliler diyarı Anadoluya
Çınlasın tüm firavunların kulakları
Ben öp öz vurulmuşum bağrımdan
Sağır olan duvarların hükmü vurmuş bana
Bir kırlangıç edasıyla su içmişim
Parmaklıklar ardında küheylan olup
Şehadete ermişim...
Sabaha doğru kumrular
Bir telaş içinde avuçlarım
Şakaklarımda ağır bir fikir
Susmuş gözlerim
Çağlar seninle
Sevgili Kızıl Elma !
5.0
100% (3)