1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1211
Okunma

Bakıcılardan biri seslendi
Elinde gümüş ibrikten süt
Elveda kapıların ardındaki düş
Elveda kırık aynalar...
------------------------------------
Soğuk bir kış günü
İki buz tutan çehre
Zeminden ayrı
Düşlere yakin
Bilmezdim yaşım dokuz
Girdiğim çukuru
Hem de düşmeden girdim
Bilmezdim
Sabun kokardı matemim
Ellerim ellerim
Kementsiz bir ağu içinde
Çıkrık telli çalgılar ile
Düğünden kalma yazma kokusu
Ayak bastığım tüm ellerim
Sahi bu koku da neydi ?
Çam içinde miydi ?
Beyaz tarlalarda mavi kelebekler
Öyle uçuşur gider
Bana kalan bir kuru ekmek
Nasırı severim
Emek çiçeğidir çünkü
Bir balyoz gibi duman duman
Ayaklarıma ellerime inmiş
Katran gecesini anlatırken düştü satırlarım
İdama mahkum eyledi beni
Papyon kılıklı o mor elleriyle
Gençliğimin cesedini astılar
Sonra özür dilediler
Mavi kelebekleri düşselleştirip
Sinema, beyaz mikrofon
Pandomima bir sürü plasitizim...
Çığ koptu mu hiç usunuzda ?
Veya gözünüzün önünde
Dirsek teması mesafesinde
Hayalini ızdırap denizinde boğduğunuz
Nice şizofrenik kurşunlar
Bir gece Srebrenitsa semalarındaydı
Kulaklarım sağır olmuştu dünyaya
Duya duya bağırmaktan çığlığımı
Kar tanelerini öperek uyandırın bir sabah
Kar tanelerini öperek uyandırın bir sabah
-------------------------------------------
Genzim yandı bir gün
İkinci gün dudaklarım
Sonra gümüş ibrikli sütten içtim
Bir baktım ki sabah olmuş
Kuşlar kovalarken kelebekleri
Okurken ben gazeteleri
Puntolara sığmayan
Kült ve cani cümleleri
Şiir niyetine siz okudunuz....
Eridim saniyede
Yelkovanımı siz kuruttunuz....
5.0
100% (5)