8
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1255
Okunma
acılarımı yazsam
bu şehrin binalarına
duvarlarına kazısam
sokaklarını boyasam
içimde biriken kanlı göz yaşlarıyla
sırlarımı bıraksam çıkmazlarına
peşim sıra gelen dertlerimi koştursam
caddelerini yorsam
içimde ki palazlanmış kederi haykırsam
gece konduların gündüz uykularına
kenar mahallelerindeki yokuş merdivenlerine döksem sancılarımı
akıp gitse fabrika atıkları kokan kanallarına
gözlerimi dikip manzarasına seyre dalsam
bir cıgara da ben tellendirip içimde ne varsa hazmettiğim
karbonmonoksit soluyan havasına karıştırsam
kalbimde ki eriyen aşkı döksem
kaldırımlarının çatlaklarına
kurumuş yaralarımla kapatsam
sokak lambalarının isten yarım yamalak görünen ışıklarını
boşluğa sallasam
taş köprüsünden taşa bağlayıp öfkelerimi
ateşe verip yaksam kül etsem
o koca meydanlarında sabırlarımı
tam göbeğinde en kalabalık yerinde kaybetsem yalnızlıklarımı
tren istasyonun da oturtsam bir banka bekleyişlerimi
beklemek üzere beş on beş seferini
yıkık virane yapılarının çatılarına mıhlasam
buz tutup donsa soğuk düşlerimi
düşürsem yere su birikintili boş arazisinde
güle oynaya koşturan çocukça hayallerimi
şehrin çıkışında
tek kalmış ağacının dalına assam pişmanlıklarımı
uzandırsam çimlerine bütün yorgunluklarımı
çıkıp gitsem aniden
senin benden gittiğin gibi
kızar mı bu şehir bana
benim sana
kızdığım gibi.
s.g.
5.0
100% (10)