1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1395
Okunma
Saçlarına sıçramış bir kaç damla beyaz
Ağarmış kolundaki dikiş izleri
Kaç yıl geçti kimbilir aradan
Gözyaşlarından su içirmiş gibisin
Srebrenica’nın çocuklarına.
Öyle ayaklanmaya hazır bir halk gibi bakma bana
Kuşanacak yaralarım yok artık benim
Dımeşk çeliği gibi bükülmez bileklerim de.
Bana ölümden iyi anlayan bir ceset lazım
Karlı bir gecenin ayazında soğumuş kadar donuk
Ve hiç kimsenin merak etmeyeceği kadar evsiz
Bir de tornavidayı iyi kullanabilmeli ki
Harekete geçirmeyen imanımın dişlilerini onarabilsin
Ve vidasından gevşeyen çelişkilerimi sıkabilsin.
Bana öyle kitabı atlayarak okumuş biri gibi de bakma
Kimbilir belkide atladığın sayfalardadır hüznün
Kanına karışmış ölüm kokusu 33. sayfada
Haşiyesinde ise geri dönmeyeceğinin belirtisi
İşte bulduk; laf-ı güzaf artık bundan gerisi.
Sıkı tut acılarını, karışmasın başkasının acılarına
Bozmayın sıranızı herkese yetecek kadar var zaten
Duyduğunuz yağmur kadar bomba yağan şehirlerden
Ve kanla karışık beyaz tülbentlerin dehlizlerinden
Düşmüş çocukları bilirim ben.
Önce onların acılarını öpüp koklayın
Tutup kaldırın ellerinden.
Sonra arta kalan cesetleri yakın gitsin
Şehrin geriye kalanı ısıtsın çarşaflarını.
Tırnaklarımın altını yalayarak geçen rüzgar
Nasıl da acıttın sen bu şehrin hatıralarını
Şeytanla beraber ıslık çaldığımız sokakları
Saçlarıma takıp gezdiğim çocukluğumu
Nasıl da kötürüm bırakıp gittin.
....
5.0
100% (1)