0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1431
Okunma

Bu mektubu sana
Belki kaç kez yazıp yırttım
Geceleri şafakta buluştururken
Gel gitli zamanda, yarımlaştı aklım
Biliyorum belki okumayacaksın da olsun
Sereserpe uzandın yine satırlarımın arasına
Hayalin gözlerimdeki dara asılırken
Yusuf’i zindanlarında çürüyeceğim aşkının
Ah bu halimin kavuşamamazlığı ölüme
Dayanılmaz oluyordu beynimin içindeki nedenlere
Maruzatım kendime bile geçmez
İşte sayımı hiç bitmeyen sokakların ezilen taşıyım
Hayalin beklemiyor köşelerde
Serseriliğimin boynu bükülüyor
Oysa karanlıklardan korkardım
Gölgemi koynuna verdim karanlığın şimdi
Serin uykular haram
Sokakların ayaklarıma aşina sevdasında
Keşke yüreğime inmeseydin
Keşifsiz kıtalarıma ayak hiç basmasaydın
Saç tellerimin kara parçaları sızlıyor
Mısralarım kurşuna diziliyor
aşkım o kadar giderken senden
Ölmeliydim herkesten önce
Anlıyorsun beni değil mi
Vazgeçmedim gülümsemekten sana
İyi misin sen de benim gibi
Uçurumların boşluğunda sürgünüm
Başkalaşırken hayat
Başka sevdim kendimce senide şakasız
Hiç konuşmadan anlaşabilmeyi belki
Diyelim ki hiç olmasaydın
Yine kapıların ardından hissederdim ayak sesini
Ekmeğin kokusu gibi, buğday kokuyordu insanlığın
Doymuyordum...
Toprak kentin, yaşantısında baygın gezenim
Bardaksız suları sevdanın kıyısında içtim
aşkım uyumalı sana
Yüzyıllık huzur asrına
Erkenliğim, dünyayı senden önce tanımam
Yağmurlar içerken serseriliğim
Şarap keşliğinde sallanıyordu hasret
Zamanım tükenirken
Ömrüm gözlerinde kalıyordu...
5.0
100% (2)