7
Yorum
26
Beğeni
4,9
Puan
1388
Okunma

I.
Zaman geçmiyor olsa olsa eskiyor biraz
Bir komodin üzerinde kaybedişler ve ikindi sıcağı
Gözlerim yanıyordu oysa güneş yeni batıyor
Hatırlayamıyorum nasıldı ölmek.
Temmuz’un ıslak sesi
- Kocaman bir begonya Ağustos -
Çiçeksiz balkonda bir saksı suluyorum
Kim söyler vazgeçmeyi?
Dar kombinezonlu kaybetmeler ve dağlarda açan çiçek.
Aslında
Elini yanağına koyduğunda
Kızıl-mavi bir sevmek alıyor gökyüzünü
Gülüyorsun ve kendimi Antarktika’ya bırakıyorum
Ah! Gözlerinin güzelliği
Bozukluğundandır.
II.
Aşkı ölçüp biçiyorum
Aşkın terzisiyim küçük bir masayla
Sabah beş insanlar yarı aygın nihayet
Ne kadardır? Masayla yan yana ağlamak kuralları
Kült bir dervişin darpı
Gözlerim kanıyor dilimde iğneler.
Kısarak gözlerimi güneşe doğru
Kısraklar çiziyorum ayçiçeği
Uzun zaman önce Kral Henry’im ben
Kimse sevmiyor Fransız kuşlarını
Acını sırtla kentime gel
Düşünme susuz begonyaları kentime gel
Ay ışığında öptüm parmaklarından kentime gel
Sokaklar hayasız kentime gel
Gel kentime kurtaralım gökyüzünü güneşten
Unutulmuşluğun selamıyla geldim
Kendisiyle değil, adıyla olsa olsa
III.
Madam’ın söyledikleri güncesi:
Ah! Ağlamak.
Yine en başa dönüyor yaşamak olgusu
İşte orada Adem
İşte orada elma
Senden gidiyor yaşamak, elveda!
Şöyle bir günü nasıl anlatsam
Kaç kişi kalmıştık bu umarsız kentte? Hiç
Karma karışık kalabalık artık kalbim
İşte! Isınmış asfalt ve yolun sonu
Sen ağlama diye kırpılmış begonyalar
Geceyi geceye, sabahı güneşe
Seni sevdaya tamamlıyorum duyuyor musun
Çizgi çizgi unutulmuşluğuma çare dudaklarınla
Gülüyorsun ve kendimi Antarktika’ya bırakıyorum
5.0
87% (20)
4.0
13% (3)