3
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
1201
Okunma

ben şimdi kimin kapısında ölürüm kibritçi kız gibi söyle.
sana yaktığım her kibrit çöpü
rüzgarın hışmına mı uğradı
ellerim ellerinde daha ısınmadan
buz kütlesi olup eridi gözlerinde
ve aktı bu sevda usul usul maziye.
hangi görünmez elin şamarı indi yüreğimize
kızaran yüzümüz utangaç
gizlenir yüzümüze
kırık bir buse sarkar tenimizden
çatlak çatlar dudaklar
çölün sıcağını yemiş
bir kaç mısra dökülür dilden
kurumuş damakta ki nehire
sürüklenir gider belirsizliklere.
birazdan yırtılan sevdamdan soğuk dolar içime
kendime sarılarak çökerim bir kaldırım kenarına
kaldırımlar konuşmaz bilirsin
ah bir konuşsaydı
dizlerimin nasıl ağrıdığını anlatırdı sana
dilenci gibi bükük duruyor ya ardından
intikamın ateşi yalar yüzümü
dilim silah
vurmaya kıyamaz ki seni
yine kendine çevirir soğuk namluyu.
bir leş kargası pinekler başımda
başım düştü düşecek omuzlarıma
birazdan bir çocuk annesinin eteklerine sarılacak
sevgi vuracak yanaklarına
ışıkları yanan evlerinde bir tas sıcak çorba tüter
tüter bacaları
sessiz geceleri dumana boğar
beni bu kaldırımda nefessiz bırakır.
yalnız bir çınar ağacıydım bir zamanlar
dere kenarında sessizce güneşlenen
kendini bilmez sevda budalası tarafından
kesildi kollarım
düştü suya
ayrı dağların eteklerine yapışıp kaldı
seni sıkıca saramayışım bu yüzdendi belkide.
Ayvazım DENİZ