Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Renas Tutaste
Renas Tutaste

Papulya VII

Yorum

Papulya VII

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1118

Okunma

Papulya VII


Malta adası . .
Papulya sabahın gülümseyen ışığında ,
Pencere kenarından Malta adasını izliyordu .
Bembeyaz kireç evler ,
Dar sokaklar ,
Rangarenk çiçekler ,
İhlamur ağaçlarının kokuları arasında ,
Kuşların ve serçelerin cıvıldayışları . .

Malta’da bir pazar sabahıydı ,
Kilisenin çanları çalınıyordu ,
Aileleriyle birlikte gelen çocuklar ,
Yalnız gelen elleri bastonlu yaşlı dedeler ve nineler . .
Herkesin yüzünde bir tebessüm ,
Ve Mutluluk havası hakimdi .
Çünkü bu küçük şirin bir ada da ,
Dostluk içinde yaşamak ,
Tanrı tarafından bu ada içinde yaşayan insanlara sunulmuş bir nimetti .
Her pazar şükrederek Tanrı’ya ,
Tüm dünyanın da bu şekilde yaşamalarını isiyorlardı .
Papulya sürgünde olmasına rağmen ,
Kendini git gide Maltalı hissetmeye başlamıştı .

Malta, sürgün diyarı Lazona’ya benzeyen bir çok yanı vardı ,
İnsanların gülüşleri ve sevgi göstermeleri ,
Yabancıya kötü gözle değil, iyilikle karşılamaları ,
Ve sahip çıkmaları .
Bir ihtiyacın var mı ? yok mu ?
Sürekli kapına gelip sormaları mesela . .
Doğası gereği yemyeşil oluşu ,
Sabahın erken saatlerinde ,
Dağın boynuna gerdanlık gibi dolanan sis bulutları ,
Dik yokuşlu taşlı ve dar sokakları ,
Ihlamur ağaçlarının kokuları ,
Çeşit çeşit çiçekler Lazona’ya benzetiyordu . .
Ya da kendini böyle kandırarak tatmin etmeye çalışıyordu Papulya .
İçinde ki o özlem ateşini bastırmak ,
Acılarını dindirmek istiyordu .
Ya da tümden her şeyi bir kenara itip ,
Sadece Lazona’da yaşamayı istiyordu . .

Lazona ,
Sabahın ışıklarıyla uyandı Zifona ,
Pencereden dışarıya bakarak ,
Kara gözlerini Lazona’nın dağlarına doğru dikti ,
Sis bulutları dağların boynuna dolanmıştı gene ,
Hava serindi ,
Gri bulutlar Lazona’nın gökyüzünü kaplamıştı .
Uğultu bir sabahtı ,
Sokaklarda kokuşturan çocuklar ,
Arabaların yüksek gürültülü sesleri ,
Dar sokaklarda elinde gügümleriyle dolanan sütçü ,
Vicdanı jilet yemiş gibi haykırıyordu ’Sütçüü’ diye . .

Zifona üstünü giyinerek elini yüzünü yıkadı ,
Saçını geriye doğru yatırarak ,
Siyah beyaz sakalını düzeltti .
Aynada biraz yüzünü izledi ,
Çizgileri ,
Alnında beliren derin çizgileri ,
Gözlerinin karasını izliyordu ,
Derin bir iç çekerek tebessüm etti Zifona sadece . .

Dar sokaklardan geçerek Zifona
Çocukluğunun geçtiği dik yokuşlardan ,
Ermeni ninenin kapısının önüne gelip duraksadı . .
Kapı önünü temizleyen yabancı bir kadın vardı ,
Türkçe konuşuyordu .
Az ileride Rum olan Arkadaşının evleri vardı ,
Babası evlerinin önünde kurşuna dizilmişti .
Annesi ise kendini tavandaki direye asmıştı . .
Şimdi ise harabeye dönmüş halde ,
Yıkık döküktü .
Ahır niyetine kullanılıyordu o ev . .
Zifona bir bir resim çekerek ilerliyordu ,
Kadim diyarını bu halde görmek onu çok üzüyordu . .

Çarşıya doğru yol tuttu Zifona ,
Sevdiği kadının evlerinin önünden geçiyordu . .
Terk edilmiş haldeydi ,
Cam çerçeve kırık haldeydi ,
Kapılar kilitliydi . .
Kırık camdan içeriye doğru boynunu uzattı Zifona ,
Papulya’nın odasını izliyordu . .
Duvarda siyah beyaz resim ,
Papulya’nın uzun şelale saçlı resimi hala duvarda duruyordu ,
Aşk düşüyordu Zifona’nın yüreğine bir kez daha . .
Bir el Zifona’nın omuzlarına dokundu ,
Zifona ağır ağır geriye dönerek Papulya’nın kardeşi Xasan ’dı .
Uzun uzun sarıldılar ,
Hasretlerini giderdiler ,
Doyasıya sarılıp ağlaştılar . .

Bir dağın yamacına çıkarak, çınar ağacına yaslanan Xasan ,
Lazona’yı kısa ve yüzeysel olarak anlatıyordu Zifona’ya ;
Vitrinler ışığına aşık ,
Diline küs ,
Tuluma küs ,
Türk halayına sevdalı bir diyar olduk Zifona .
Oysa dedi Xasan ;
Çocukluğumuzda Lazca , Ermenice , Rumca konuşurduk biz .
Rengarenk arkadaşlarımız komşularımız vardı ,
Sürgüne gönderilmeden önceki günü hatırlıyorum ,
Köy meydanında horon oynuyorduk beraber . .
Sağ ayağımızı toprağa sertçe vurarak ,
Haykırıyorduk . .
Gülüyordukda ,
Horon oynarken mutluluk saçıyorduk etrafımıza .
Karadeniz’in her esintisinde üstüme gelen acı kuşlarının adımlarını hissediyorum . .
Dağların yamaçlarına çıkıp ,
Gökyüzünü kaplayan gri bulutlarının ,
Yaz yağmurlarında ıslanmak vardı . .
Lazca gülmek , Ermenice sevmek , Rumca sarılmak vardı ,
Ellerinde silahlarıyla ,
Köyleri basan postallar ,
Silah dipcikleriyle ,
Çalmasaydı böyle kapıları ..

Ve öldürmeselerdi bizleri Türkçe ,
Sevile bilirdi Türkçe ..

Renas Tutaste

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Papulya vıı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Papulya vıı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Papulya VII şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL