2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1351
Okunma
anılar..
Mezopotamya kırsalında
düşlerimizin saklı bahçelerine gizlenen çocuksu sevinçlerimizdir.
Kadim Diyarda mutluluk, bir anlık , bir saniyelik..
batı ülkesinin sahte sevinçleridir ölümümüz ...
acılar, insanın gerçekliğidir , Kurdistan’da ta kendisidir..
bir gece yarısı evinin gıcıldıyan kapısını açarak ,
yok oluşlara meyilli ağır ağır yürüken
yüreğinin doğusuna yuvarlanan umut tohumlarını saydı
gecenin hoyrat karanlığında .
gökyüzünün orta yerine çakılı kalmış
ay’ın şavkıyan parıltısında, dansa kalkmış yıldızları izliyordu kara gözleriyle.
yıldızların yakamoz ışıkları ,
ve rüzgarın ıslık sesi
yüreğinin penceresinden sızarak girdiğinde ,
korkunç iklimlerden geçen yüreği ,
ışıl ışıl olup umutları yeniden yarattı yüreğinde .
sahil kasabasında ,
elleri cebinde
sahil boyunca dalgaları takip ederek yürüyordu Renas..
cebinden çıkardığı sarma tütünü dudaklarının arasına yerleştirerek
tüm yok oluşlara ateş yakar gibi zipposunu çaktı .
derince bir nefes çekerek içine ,
gökyüzünün orta yerine çakılan ay’ı dudaklarından öpüyordu .
dudaklarının arasından kayan ışıklar ,
ruhunun derinliklerine ulaştığında ,
karanlıklar ardında gizlenen umutları
bir kez daha aydınlığa kavuşuyordu .
biliyordu Renas .
yaşamak için direnenleri korkutamaz hiç bir zaman devler .
tozlu ve vahşi bir hayatın içinde büyüdü .
illede yaşamak diyorsa ,
yalnızca anlamak lazım ;
evvelden ölümü görmüştür .. en vahşetinide .
işte tüm hüzünlerini yok oluşlara doğru savurduğu piyanosu ...
ince parmaklarıyla notalara yön verdiği
ve acılarını , hüzünlerini , sevinçlerini , anılarını savurduğu
düşlerinde çırıl çıplak, anadan doğma kaldığı masum bir çocuk olduğu son noktası
ve melodilerin yönlerini belirlediği piyanosunun başına geçti ..
biraz uzun ,
biraz kısa ,
ve birbirini kovalarcasına hızlandırdığı tuşların üzerinde sek sek oynar gibi yeniden yok oluşlara çalıyordu .
uzunca bir zaman geçmesine rağmen ,
sazına küsmüş bir abdal’ın dengbejlerini piyanosunda çalarak ,
Mem û Zîn aşkına
kendinden geçiyordu ..
saçları önüne düşerek ,
gözlerini yumuyordu .
piyanonun tuşlarında dolanırken parmakları ,
ince bir yolda giden yanık derviş gibi .
tozlu yollardan geçen ruhu ,
sevgiliye kavuşmak adına ,
koşar adımlarla geçiyordu patika yollarından .
yüreğinde dolu dolu sevgileriyle koşuyor Mezopotamya’da ,
gözlerinin derinlerinde açan badem çiçeği gibi . .
Trio Joubran’ın masar parçası gibi hüzünlü yollardan geçiyordu yalın ayağıyla .
tüm yok oluşlara ,
tüm hüzünlere çalıyordu .
tabloda
mağrur bakıyordu sevgili .
biraz hüzünlü ,
biraz kederli .
acılar yüreğine çöreklenmiş sanki .
arka profilde ;
akasya ve badem ağaçları ,
gün batıyor ardında .
şal u şepik üniforma içinde Ronahi
omuzunda mavzeri ,
şelale saçları dalgalı .
ölümüne bakar gibi ,
biraz da şaşkın ..
Renas Tutaste
5.0
100% (3)