0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1684
Okunma

1915 ..
Kayıp Diyar (Lazona) ..
Bardaktan boşalırcasına akıp geçsede anılar
Ve yaşanılan tüm acılar ,
Zamanın bir yerinde unutulmaz, belleğinde saklanır anılar.
Bir zaman sonra acılar ve tüm yaşananlar,
Gözlerimizin önünden ,
Aklımızın uzun yollarından geçerek
Yüreğimize bir hançer gibi saplanır ’’ah’’ lar ...
O anlarda ,
İnsanların içine çıkmak
Ve insanların yüzüne bakmak ,
Boynu dik ve gülümsemek ,
Onurdur ...
Onurlu bir duruştur, dik durmak .
Acılara rağmen ,
Tüm katliamlara rağmen ..
Bazen de dudak içlerinde mırıldanırsın
Acı bir cümledir dilimize yapışan ..
Masum bir yakarıştır ..
Yaşamların karanlık iklimlerinde yaşadığımız acılara okkalı bir küfürdür biraz da ;
’’Ahh bu topraklar bir dile gelse’’ deyişlerimiz..
Acının kuşları 1915 sabahında Lazona’dan kıyımlara başlayıp ,
Kadim Anadolu Toprağına ,
Oradan Kurdistan’a asa - kese Ermeni , Rum , Laz , Kürt halklarını ,
Yeni Cumhuriyetinin temellerini ,
Kıyımlardan , süngülerden geçirdiği insanların kemiklerinin üstüne kuracaktılar ..
Geriye sadece avuçlarımızın içine boşalan kanlar
ve Zamanın acılı yüzü kalacaktı ..
Peş Peşe yayınlanan ölüm fermanlarının altına ,
Onursuz yaşamlarıda sundular ..
Ölüm, ancak kurtuluştu bize ...
Katliam yedik ,
En acımasız ,
En vahşetli ölümleri seçtik ..
Onursuz yaşamları elimizin tersiyle ittik..
Diye bilirmiyiz ?
Katliam yedik ,
Öldürüldük .
Onurlu ölmeyi seçtik ,
Onursuzca öldürüldük ..
Tek günahımız onlar gibi olmayışımızdı..
Ferman büyük komutanındı .
Mühür paşaların, vezirlerindi ..
Yeni Cumhuriyetin Reisi ,
Gözleriyle ufukları yıkan ,
Sesiyle dağları deviren ,
Bütün dünyanın taktirini almış ,
Büyük Cumhuriyetin tek mimarisi
Ulu Genaral Serdar’ındı .
1915 sabahı General Serdar bu kıyımları yaparak
Cumhuriyetini kurma yolunda ilk adımlarını atacaktılar ..
’’Yeni cumhuriyetimizin kuruluşunu tehdit eden Kürtler, Rumlar , Ermeniler ve Lazlar kesinlikle Türk’leştirilmeliler..’’
Katliamlardan sonra bizler ,
Yayınlanan fermanlarda bu kanlı dizelere karşı
Metin olmasını öğrendik .
Acıları yeriğimize atarak ,
Bağrımıza taş basarak ,
Acıyan yanlarımıza öfkelerimizi yerleştirdik .
Yüreğimizin bir yanına ise; kurtuluşun umudunu serptik ..
Lazona’da köylerdeki tüm evler tutuştu .
Köyün tüm evleri meşe ağacındandı
Yaşlılar iki büklüm halleriyle yanan evlerinin arasında elleri başında
Gözleri yaşlı koşuşturuyordular etraflarında
Bir silah sesi duyuluyordu
yaşlılardan uzun aksakallı dede diz üstü düşerek sağ tarafa doğru yığıldı ..
Genç güzel Ermeni , Rum , Laz kızları ,
Daha bıyıkları yeni terlemiş Ermeni , Rum delikanlılar
Ellerine aldıkları mavzerleriyle dağlara koşuyordular
Düşenler düşüyor
Düşmeyenler dağlara sığınıyordular ..
Yaşlılar ve kadınlar yanan evlere doğru koşuyordular
Koşamayanlar yaylım ateşinin ortasında kalıyorlar ,
Postallar evlerde cayır cayır yanan insanlara nefretleriyle bakarak gülüyordular sadece
Cayır cayır yanan insan çığlıklarını bastırıyordu Kah Kahalar ..
Kurşun sıkamayan
Elleri titreyen
Bu vahşeti görünce kaskatı kesilen postallarda vardı içlerinde
Yüzbaşı ateş et dediysede edemeyen mum gibi olanlarda vardı
silahını omuzuna alıp gelsin geriye koşup dağlara kaçanlarıda ..
Yüzbaşı ateş edemeyen acıyan postalları belirleyip
Silahın kabzesiyle başlarına vurup
Acı içinde kıvranan askerin kafasına kurşunları boşaltıyordu ..
Acılar bitmiyor Lazona’da .
Köy yanmış ,
Talan edilmiş ,
Bütün güzellikler yok edilmişti ..
Yanmış kül olmuş evlerden dumanlar yükseliyordu
Evlerin içinde yanmış insan bedenleri ve hayvanlar vardı
Postallar köyün meydanında
Genç ve güzel Ermeni , Rum ve Laz kızlarını toplayıp
Anlamsızca bağırıyor
silahı yüzlerine doğrultup indiriyor
Saçlarını düzeltip taciz etmeye çalışıyordu
Elbiselerini omuzlarından sıyırıp
Korku dolu yüzlerine bakarak gülüyordu
Çıplak kalan bedenleri , yüzleri korku ve utanç içinde kalmış kadınlar
Ölmeyi kabul ettiler ..
Asker Diz Çök !
Diz çöken bir grup asker
Nişan alıp emir bekliyorlar sadece..
Ateş !
Renas Tutaste