2
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1590
Okunma
daha uzun yaşayacağını bilerek
bir taş atmak o eski suya
el ele tutuşurken sevgililer
gecenin tozunu almak
artık benim de gözlerim var üzerinizde
güneşle yoğrulmuş bakışlarımı saklayıp
gülümsüyorum size
çocukları getirin
küçük ayaklarına serinlikler yollayıp
parmaklarını gıdıklayan yosun korkusu olmak
şakalaşıp oynadığım en güzel anım
uyandırın beni göğsünüzde
size güzel masallar anlatacağım
o ölümsüz yol alışın bir küreği yok
hoplayıp zıplayan yüreği de
dip sözünde ulvi ziya
bir bahar akşamı gibi belirgin
yüzümde ay öpüşmeleri var
rüzgarların soğuduğu
ve çiçeklerin dizlerinde açlığını dindiren
kayalara savrulmaktır yokluğum
ayaklarımı giyinip gelmek istesem
dökülürüm yine denize doğru
martılar geçti üstümden
ter ter giz akşamları
gümüş kanatlı balıklar
ve sıska bacaklı deniz atları
sevinir sevişiriz yaz boyu
lakin ben
dağ kokulu ağaçları özledim.