1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1119
Okunma
"ellerini öpmeliyim tüm anaların,
Lazca gülmeliyim ,
sarılmalıyım Kürtçe ,
ve Ermenice türküler söylemeliyim nar çiçeklerine.. "
Karadeniz’in çay bahçelerinde
uzun saçlarıyla dans ederken Tutaste
yağmurlar yağdığında türküler söylerdi,
doğacak yeni günlere Derindere kıyısında.
o zamanlar dünya
bir avuç içi kadar küçücüktü .
Heyveron’nun saçları uzun ,
sürmeler çekerken Mezopotamya gecelerinde ay’a
ve ağladıkça insanlar kadim diyarda
saklanırdı gölgeler arka sokaklara .
Karadeniz, renklerin intiharıydı
belki de bu yüzdendi
adı hep (Kara)deniz.
düşlerinde beyazı gören küçücük kadındı Tutaste ,
Lazca ve Rumca türküler söylerdi Derindere boylarında.
Mezopotamya kırsalında
ay gökyüzüne tırmandığında
"gözlerine bakmalıyım" diye söyleniverdi Heyveron,
Ay ışığı Tutaste’ye.
patikalardan uçup gelen bir "Üvercinka" gibi
sarıldı boynuna Tutaste’nin
düş nadaslarından bir mavi,
iç düşlerinden kopan bir şiir gibi
ağladı onların da çektiği acılarına.
masallar eskidikçe
döküldü kelimeler beyaz kağıtlara.
nar çiçekleri sökülürken yerlerinden,
renkler Karadeniz’de hep cüzzamlıydı.
Renas Tutaste
(Tutaste Lazcada ’ay ışığı’
Heyveron Kürtçede ’ay ışığı’)
5.0
100% (4)