6
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
2857
Okunma

ben hüzün kuşlarının soluklandığı
talan edilmiş bir yuvayım
fırtınalar barındırır göğsüm
dokunma bana
dağılırsın
sana ellerimi bağışlıyorum
bir de gözlerimi
hünerlidir ellerim
eşelemekte yaraları
ve gözlerim
sağanak sağanak düşer
sızar asırlık yaraların çatlaklarından
diner belki acıların
susarsın
yürüdüğüm yollar
ve ekmeğimi bölüştüğüm
hayalleri çalınmış çocuklar
tanır beni gölgemden
sen ise hep
olur olmaz zamanlarda
kavmimden kalma yaralarımı
durup durup
anne yumuşaklığıyla
okşarsın
çürür kirpik uçlarımda gece
ben senden uzak
bu sensizlik çölünde debelenirken
sen sırtındaki hançerlerin zehrini
dipsiz bir kuyuya
kusarsın
buğuludur mütemâdiyen pencerem
kalbini ipotek ettirmiş
paslı ve sürgülü bir kapıdır annem
açılırsan yüreğinin koridorlarına
oturup yetim bir çocuk gibi
hıçkıra hıçkıra
ağlarsın
yorgun bir rüzgâr taşır sesimi
dağlar tepeler aşamaz belki
kısılır kuytuluklarda
yaralı bir kelebek taşır kanatlarıyla
değer kulaklarına
o zaman
canhıraş iniltilerini
duyarsın
dokunma bana
ben yalnızlığımla savrulan
kurşuni külüm
ve günlerden bir gün
sesimden evvel
irkilirsen sâlâ sesiyle
değerse dudaklarına
soğuk bir ölüm
anlarsın
ömür törpüm
işte o gün
anlarsın
göç yollarında
mevzilerine ulaşamayan
kırlangıçları gördükçe
bir çift gözyaşı eşliğinde
anarsın
yanarsın
ahh
yanarsın
kanarsın
ahh
kanarsın
Necat USLU
Şiirime ses/nefes olduğu için değerli ağabeyim Olgun Onur’a kalbi teşekkürlerimlerimi sunuyorum
5.0
100% (19)