14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1154
Okunma
Zaman bir gül kadar
Kırmızı
Bir sümbül kadar boynu bükük geçiyor
Yalnızım
Ve ıssızım aslında
Bir de yorgun
Yuttuğum kelimeler diziliyor önüme
Ateş çalıp suya gömdüğüm zamanlar geliyor aklıma
Ve bu an’larda bir şeyler karalamak değil niyetim
Acının üstüne tuz basmak
Temiz bezlerle kundakladığım kundakçı yanım
Çık ve gel şimdi karşıma
Otur söyle karşı kanepeye
Tek tek say, ağlamak değil niyetim
Orta yere seni çıkarmak
Saf halim
Ezgin yanım
Kadın deyip de susturduğum hüsranım
Otur…
İçime oturdukça midemde hazımsızlık yapıyorsun
Büyük bir karmaşasın yutkunamıyorum
Mahşer yeri yangın gibi
Bir bardak su içmeliyim
Çıkarken saf kadın ateşle gelmiş sanki
Söndürmeliyim
Neyse boş ver anlat hüsran
—Çok zamandır içindeyim
Hani çıkıp bir yerlerden seni bastırmak isterdim
Kundak benim giyisim değil
Kat kat sana giydirmek şimdi niyetim
Karanlıkta dururken ben acımıyordum haline
Işık yakarmış bu durumlarda
Bilemedim
Ve aslında gözlerin kara değilmiş senin
Ben buraya gelince fark ettim
Sus… Bilseydim konuşturmazdım
Boşuna demedim kundakçı yanım
Otur ve anlat sadece
Çıktığın yerden acıma doğan güneşe
Işık değil seni delirten
Çıktığın kuyu
İnce uzun boyu
Rutubetten sanırım
Artık beyaz değil büründüğün büyü
Kustun içindeki irin ve küfrü
Artık iyiyim ben
Ve soyundum suçlu kılıklı kıyafetlerimden
Git şimdi
Senide kirletecek bir kader bulursun kendine
Azat ediyorum seni
İçimde değil bundan böyle yerin
Git şimdi kapanıyorum tekrar
Dönebilirim sandığım yer
Kıl yutamayacak kadar dar ve engin