6
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1181
Okunma

Yaşanmışlığımızdı ömrün en karanlığını gördüğümüz vakitler.. Sen bir hayat anlattın ben o hayatı yaşadım.. Ölümün ötesi yok ki evlat..
Ağıtlarımdan önce sevdim seni
Anlatırken sen bezmişliğinden arta kalan hikayeni
Hiç bir adı yoktu ölümün
Korkarak dinledim avuçlarıma sıkışmış çaresizliğimle seni
Anlatırken en yakınındaki canın yüzünde gördüğün donukluğunu
Tenim bir kez daha buz kesti
Beklemeye dur derken titreyen sesin umut etmekten bahsederken yüreğin
Susup bekledim
Yabancı değildi söylediklerin
Gün günü seyrederken, geceden sabaha, sabah gözlerini kısarken akşama
Bekledim ümit arası korkuyla
Aynıydı hikayemiz
Dinlediğim tüm acı sarılı cümlelerinden doğdu
Beklediğim sözlerdi kabullenemediğim
Ardından can kaybının gelişi
Üşüdüm, acıdım, en çok da seni hatırladım sele dönen göz yaşımda
Söylemişti dillerin ansızın gelir ölüm yakar içini susar çaresizlikle bile adı olmayan bu kimsesizlik..
Son kez görmeden gözlerini
Tutamadan ellerini
Çığlığıma sarıldım can kaybımın kederiyle
Gitti evlat
O en çok gülümseyişinde yeşerdiğim
Sevmenin en yücesini gördüğüm
Yarına aydınlık bakan gözlerin kapandığını
Sesini bir daha duyamayacağım
Bereketli babanın gidişini gördüm
Hayatın bir nefeslik olduğunu gördüm evlat
Şimdi, en çok şimdi sar sesime sesini
Uzat ellerini avuçlarıma
Tut ki soğumasın yüreğimiz
Hayat düşündüğümüzden kısa evlat
Sarıl yalnızlığımıza
Kopmasın ömrümüzün çemberi bir kez daha
s.ç
5.0
100% (12)