7
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1990
Okunma

’’Hiç kimse adından bahsetmez oldu,
Kimsesiz mi kaldın şimdi ANKARA...
Bağın mı kurudu gülün mü soldu,
Kedere hüzne daldın ANKARA...’’
Karla karışık sevmeler imiz vardı
Ben soğuk şehrine adım atana dek
Bıyıklarından sakallarına dökülürken soğuk
Dilinden çıkan her söz çiçek demetine bürünür
Ben bu şehre düşmeden önceydi
Korkuların renklerini arayışım
Oysa vedalar sıkışmış hepsi
Bir bir ayıklıyorum şimdi
Senli ve sensiz tüm korkulara sarılıp
Parmak uçlarım donar bu şehir her gelişimde
Ömrüm deyip sarıldığın vakte kadar
Meğer özleminmiş bedeni saran ayaz
Çözüldü iliklerim sevdanla
Kaç bahar daha severiz bilmem
Her sevişte bir gün daha çoğalırken
Bu şehir soğuk sevdiğim
Bu şehir alabildiğine ayaz
Aklıma düştükçe veda vakti
Titrer sensizlik sancılarıyla bedenim
Şimdi ben seni bırakıp nasıl giderim
‘’Ankara kentinde dumansız kaldım ‘’
Biz ki türkülerde dinlerken ayrılık vaktini
Bin günü bir güne sığdırmak ağır geldi
Sorarım katran karası gecelere
Sararım yine senli düşleri
Sağım solum yalan iken
Bir tek gerçeğim gülüşlerin
Kahvesinde gözlerinin
Buğusunda nefesinin
Gidiyorum şimdi ey kaşı keman sevgili
Bırakıp seni soğuk kentin avuçlarına
Bir yanım Kurtuluş
Bir yanım Kızılay’da
Gidiyorum sevgili senin olmadığın diyarlara
Pamuk ipliği hayat
Renginden sual olunmaz
Yaşadıkça yaşanmamışlıkları
Savurdukça hasretin karasını yüreğe
Topla toplayabilirsen ayrılığı
Sil baştan açılır hasretin yaraları
Bekle bizi sevdiğim boğulacağız yine
Olmadık bir şehrin olmadık bir merkezinde
Sev sevdikçe yarına büyüyoruz
Biz ki eksikliğimizi tamamladık
En büyük acılarda
Ey yar üşüme ört kapılarını ömrümüzün
Bizden gayrı kimse girmesin içeri
s.ç
5.0
100% (8)