8
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
3130
Okunma

orada her ne varsa işte her şey orada oluyor
can’a yazarsın
onun dışındaki bütün kadınlara gider
ha o’mu O da gider
bilmek fezadır çoğu zaman
arzdır
aleni azınlıklar gibi ürkektir
yağmur sonrası bir tenhayı kendine dolar
kokuya ve düşünceye düşer adı
misalden habersizdir ha
ayakları alışır harflerin hep onunla gelirler aklıma
közden kül seçen bir zattır failim der ve geçersin geceyi
ağzındaki cümle içine düşer
yüreğin duyma belirtisi
sızı değil mi
aynı kadehe dol diye ezdirmedim mi içimin üzümünü
vurmadım mı bağımı, bağcımı diyesin gelir
koştuğum her yer de tırnağı kırık harfler karşılıyor beni
bir mananın soluk renginde dudakların
içli içli yadırgıyorum gözlerini üşüyorum
bin telve yumağıdır oysa gözlerin
biliyorum görüyorum
sabahları gözlerinin altından bir geceyle çıkardı sokağa
ve ülkemin bütün şehirlerini kirpiklerinde saklardı
bir ben uğrayamazdım o şehirlere
sahi
saçlarına sonbahar uğrar mıydı şaré
değişirken mevsimlerin
kirpiklerini bir bankta
bütün düşlerinle bıraktıktan sonra
topuklarının sana kızdığı olur muydu hiç
imamesi
incinen o harflerin ima ettiğin yer
birde
sürekliliği olmayan o tanrı
kesik hükümler
bir de gözlerin var şaré
hiçbir ülkenin görmediği bir devrim gibi
bakma öyle
yüzündeki gökten bahsediyorum
biliyorsun işte
içine ruh akıtan bir neslin isyanı gibi
oysa ne çok ekşiyen düş var ardımızda
hiç dönüp baktın mı şaré
sırt hatlarını ezbere bildiğim o gitmelerinin
küfür kokan yanlarını saklıyorum her gece
içliğimden
sızmasın diye
her harf arasına kendir dolayıp
ağzımı adınla sıkmam
bir ikametgah sebebi değil de ne
yok şaré bildiğin gibi değil
ateş olan bendim
hata da burada
ben kendimle oynadım
ve ben şimdi öyle yalnızım ki şaré
bir şişe yağmur açsam bütün şehir ıslanacak
biliyorum
şimo