2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1353
Okunma

Gök gözlerinden ne zamanki düştü yaşlar
Sımsıcak,
Eridi denizler, kavruldu yerlerinde çöller
Bir daha “kavuşma” nın adını anmadı
Ab-ı hayat düşkünü, mahzun suretler…
Bit/irim çıktı yerinde kalp
Abası ağır geldi aşk’ın sıcağın ortasında,
Olmamalıydı bu cihanda basmakal(ı)p sevda…
Afaklar saklıyordu yokluğunu
Gözlerim bile değmiyordu sensizliğe,
Ahir zaman fitnelerine kurban veriyordum sanki gençliğimi,
Alametleri düşüyordu yokluğunun, aka çalan saçlarımdan
Saçmalıyordum resmen senli benli boşluklara
Çene kalmaktan…
Anladım
Basiretim kördüğüm,
Ya Rab, onun gözlerinden mi dökülür yoksa bu yaşlar
Gördüğüm?
Tüm beşeriyet şahitken bahtsızlığıma
Ben billur bir aşk’a düşen ışık huzmesinde
Saklıyım her bir arşında!
Parlat beni kamer-i seferim bir gece daha
O’nsuzluğun koynunda;
Sevgiyle yaratılan bir müminin
Geceye sokulmuş şükür namazında…
Amin’lere sığdırılmış koca bir sevda;
Senden ötürü
Benden de fazla…
Fezada bir yerdesin, bilirim
Lakin bir bilet kestirecek güzergâhtan o denli
Eksiğim;
Sensizlikte yitik, dalında ham
Zalim hüzünlerim…
Hüzünlenirim, zira yoktur maharetim
Unutmak hususunda…
Ben çocuklukta yetimliği tatmış,
Bir kere acısı bulaşmış damağına hayatın
Büyüdükçe küçülen, kalabalıklar arasında
Kavanoz dipli dünyanın dip kısmına yerleşen
Rutubetli evlerde, nemli gözler büyüten
Bir kaktüsüm ki, seni suya kandırabileyim…
Şu fani dünyanın en güzel yalanı ben olabileyim...
Perakende al benliğimi
Bir zerremi geri istersem
“ Varlığının” düşüncesinden de olayım…
İşte o zaman fikrimi terket
İstersen...
Bu gece de süzülüyor penceremden yağmurlar,
Korkuyorum işte; sanki senden akıyorlar…
Eşlik etmek istercesine gözlerim
Pısırık bir edayla, suluyor kaktüsleri
Doyasıya…
Safi bir dudak okumasına sığınıyor aynalar,
Seyyar bir mutluluğa el sallıyor
Ellerinin yokluğunda soğuğa yaren aya’lar…
Varlığına şükürler olsun, yokluğuna
Eyvallah…
5.0
100% (9)