2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1547
Okunma
Üstadım Necip Fazıl’ın sonsuz ruhuna;
Ölüm dediğin bir ân! Vermeden son nefesi
Değil mi ki yaşadın, elbette öleceksin!
Korkma! Bastığın toprak, öğütecek herkesi
Dünyada gömüldüğün uykunu böleceksin
Sesler uzaklaşacak, donacak bütün resim
Gözlerine inecek dünyanın son perdesi
Bedenin soğumadan yapılacak merâsim
Kılınacak namazın olmayacak secdesi
Ölüm dediğin bir gün! Şüphesiz var ötesi
Kabir meleklerine “hoş geldin” diyeceksin
Zaman duracak birden, sonsuz ölüm ertesi
Gerçeğin mânâsını üstüne giyeceksin
Dehlizler kapkaranlık, dönmez kabirde mevsim
Âhireti beklerken tez verilsin müjdesi
O gün, ebedî nûrla dirilecek her cisim
Nasıl geçilir Sırat? Ardı huzur beldesi
Ölüm dediğin bir son! Başlangıcın kendisi
“Dipsiz bir kuyudayım” diye üzüleceksin
Seni de paklayacak Yusuf’un Efendisi
Hakîkat aynasında ansız çözüleceksin
Nakış nakış gönlüne işlenecek “O” isim
Sevgiye âşinâyken bâkî ruhun maddesi
Nefsi arınan kullar; yüzleri mütebessim
Dolmadan varamıyor o menzile vâdesi
Ölüm dediğin bugün! Üstünde beyaz giysi
Hiç durmadan bayramın keyfini süreceksin
Bahar yüzlü hûriler elinde altın tepsi
Azrail’e bakarken kendini göreceksin
Yaradan rahmetini lütfeder taksim taksim
Cenneti kuşatmışken ışığın son raddesi
Bir parça bezden kefen; döşeğinde nevresim
Müminin son, kafirin ilk ve son seccadesi
5.0
100% (4)