Elif Elif Gök kubbenin sathına uzanır minâreler,
Arşa uzandı başın şehri fetheden nefer!
Kutlu bir alâmettir kılıcında hâreler
Bir müjde olup düştü kente bu seyr-ü sefer
Kevser şarabın banıp süngüsün ol mübarek
“Beldetûn Tayyibetûn” içün oldu muzaffer
Ol serencâmı bilen nice ulular gerek
Ki tarihe düşsünler bu orduyu Gazanfer
Sîn; aşkın görüldüğü menzildir. Batmayan
güneşimsin, kurumayan
gözyaşım
Demlenirken akşamlar karanlığa düşersin
Resûl’ün gösterdiği yegâne mihenk taşım
Aklımın
gülzârına
gülgûn bahar döşersin
Tı ; aşkın bulunduğu haldir. Firkâtin yaktı beni şimdi erdi visâle
Sensiz kılınan mekân ebedîyyen Â’râf’tı
Uğruna ölsem dahi gerek kalmaz misâle
Cennet an be an sana yakın olan taraftı
Nûn; aşkın şahlandığı meydandır. “Fâtih olmak” dediler, “Leylâ’dan geçmek” dedim
Mârifet bencileyin evvel olmaktı Mecnûn
Sensiz yaşamak, bengi! “Ölümü seçmek” dedim
Hakikât; sende âşık
ölümden bile memnûn
Be ; aşkın bambaşka bir şeklidir. Şimdi geldim kapına dilersen al içeri
Sana yabancı değil kullandığım alfabe
Leylâ a’nsız sapladı kalbimdeki hançeri
Öyle bir haldeyim ki ne yöne dönsem Kâbe
Lâm; aşka meftûn beldedir. Semâda genişledi nûrânî bir şehrayin
Sekiz yüz elli yedi! Lisâna geldi kelâm!
Yaradan’a durmadan şükreden mütedeyyin!
Merhaba ey en güzel! Şimdi sanadır selâm
Önder Kurt
NOT: İBB Gençlik Meclisi’nin
İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür B
aşkenti olması vesilesiyle "Senin
İstanbul’un" teması çerçevesinde 7 kategoride düzenlediği yarışmanın şiir kategorisi b
ölümünde 1.lik ödülüne layık görülmüştür.