21
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
4449
Okunma
Su, seyyah gibi çıkar düşlerde mâcerâya
Ona hasret toprağın ol kıraçları gibi
Büklüm büklüm süzülür uzanır mâverâya
Yârin omzuna düşen lüle saçları gibi
Yeşilırmak süzülür gönlün deryâlarına
Bambaşka bir iklimle doğar rüyâlarına
Ilık ılık dokunur günün ziyâlarına
Sevgilinin gel diyen hoş mizaçları gibi
Akarken mecrâsını sanki iğneyle kazar
Bölerken vûslatları içli yaralar azar
Şu gönül defterine bilmeden gurbet yazar
Yâre giden yolların dik yamaçları gibi
Merhaba derken sana peygamber çiçekleri
Mora boyanmış bahar, müjdeler gerçekleri
Bayram yerine serer rengârenk döşekleri
Cânânın takındığı süslü taçları gibi
Akışında bereket, kırkikindi yağmuru
Toprakta mayalanır her sevdânın hamuru
Şefkâtli yüreğinde şekillenir çamuru
Duâya kalkan elin ihtiyaçları gibi
Ayın şavkı teninde çizer billur meneviş
Akşam vakti rûhunda gezinir garip derviş
Su üstünde oynaşır coşkulu bir nümâyiş
Çocukluğun şen şakrak saklambaçları gibi
Suya yazılır zaman, usulca kayıp gider
Bir türküye karışır sesini yayıp gider
Mâziyi anımsatır yılları sayıp gider
Sevdâya varan sırrın dolambaçları gibi
Yeşilırmak üstüne serilirken asûman
Dağlardan koyaklara iner kesif bir duman
Balıklar hiç uyumaz olur âşka tercüman
Nefes nefes titreyen solungaçları gibi
Adını yeşil koymak kime oldu müyesser?
Seni tarife yetmez kitap dolusu eser
Sanki ağzından öpmüş cennette akan Kevser
Karanlığa ışıyan nûr yalvaçları gibi
5.0
100% (21)