1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1492
Okunma
hatırlarla Mustafa abi
çocukluğum ne güzeldi
ne güzeldi kaldırımda duran o kadının gözleri
gözlerinin yeşili
gözlerinin mavisi
farketmek ne kadar da kolaydı az bulunan renkleri
hatırla Mustafa abi! durma hatırla
umarsız yaşamak nasıl bir şeydi...
kayısı bahçelerinde büyürken zaman
çok arı, çok sinek, çok kelebek
biraz karınca ve bir hayli insan
avuçların dolup dolup taşması tabiatla
huysuz dalları huysuz ağaçların
büyüdüm işte Mustafa abi
bakıp dururken masmavi bir semaya
bilmiyorum artık doktor kim?
yaram nerede? kim bu çaresiz hasta?
bakma böyle mağrur durduğuma
kenar mahalle parklarına sinen karanlıktayım
ne bir zafer kazandım, ne zararım oldu kimseye
bir dilencinin avucuna düşüyorum çoğu zaman
kalabalığın insafına kalmaktan iyidir ya
savur sen yine de okkalı bir küfür dünyaya
çözülsün gece milletinin kördüğümleri
dökülsün heybemizde ne varsa
hatırla Mustafa Abi
kışları suskun olurduk
ve şımarık çocuklarıydık baharın
bilmesine bilirdik yazın kıymetini elbet
lakin mayıs akşamları neden erkendi?
geç mi kalmıştık eylül sabahlarına?
nasıldı yani? en çok yakışan mevsim miydi bize yaz?
susuz yaz, sonsuz yaz
yaz Mustafa abi, yaz...
dağılan gölgesi gibi bir buğday işçisinin rüzgar önünde
eksilip gider koca bir yaz
tutarım güneşi şimdi batmasın diye
ellerim ışık ışık, gözlerimde uzak bir memleket
vefasızlıktan değil tabi ki
ayaklarım da sağolsun elbet
taşıdılar beni bir müddet dünya üzerinde
ama ellerim Mustafa abi...
bir bilsen neler yaptım o derbeder ellerimle
1985 Malatyasıdandık Mustafa abi
kimse bilmezdi bir ev kadının yalnız yalnızlığını
duvarları maviydi,
nefesler süzülürdü gecekondu bacalarından
nefesler süzülürdü bir şehrin o en derin kalbinden
nereye gitsek hüzün
nereye gitsek can sıkıntısı
mavi mavi abanırdı yalnızlığın gövdesi üstümüze
kimse bilmez bir ev kadınının yalnızlığını Mustafa abi
gömlekler kurur balkonda,
açılır çiçekleri sardunyanın
kocası ölür!
mutfakta açlık, yatakta uykusuz gözler
yalnızlık yankılanır bir gündüz evinin pencerelerinden
ah Mustafa abi
şimdi bir şiirin anlamı olmalıydı sözlerimizde
bölüp dağıtabileceğimiz bir mutluluk
fırından yeni çıkmış yanık pide kokusu
paylaşırdık elbet sevinci, saklardık hüznü kendimize
hüznün boğuk, hüznün suskun
işte o hüznün renginden alırdık yaşamaya dair bütün ilhamı
ve mutluluğun, meyvesi henüz olmamış ağaç dallarında,
salıncaklar içinde,
turuncu çilleriyle sevinen bir kız çocuğu
bir kız çocuğu mutluluğu yeter de artardı bize
büyüdüm işte Mustafa Abi,
büyüdüm kayısı bahçelerinde
şalvarlı kadınların ve esmer adamların gölgesinde
başka dilde küfürler savuruyorduk dünyaya
büyüdüm işte Mustafa Abi,
yolun uzun, gelinmiyor...
bir el at şu yalnızlığıma
5.0
100% (4)