11
Yorum
52
Beğeni
4,9
Puan
2243
Okunma

öyle bir yoksun ki şimdi...
içimin türlü boşlukları
birleşip başkaldırıyor
yumuşak sularından yüzüp geçerken
en delikanlı denizleri
rüzgar yerine süt dişleri
dökülen çocuklardan
bir çığlık koparıp dolduruyor yelkenine
tertemiz nefeslerin yürüttüğü gemi
öyle bir yoksun ki şimdi,
sokaklar üzerine katlanıyor kapı önlerinin...
saplanıp kalıyorum bir sessizliğin tam ortasına
ve güneş çalmıyor artık baharın yeşil senfonisini
öyle bir yoksun ki şimdi
kimi özlesem bilemiyorum
sevilmek birikiyor damarlarımda
sarılmak birikiyor kollarımda
koparıp götürseydin ne vardı sanki
şu benim kimsesizlikten yapılmış eski ellerimi
saklasaydın eski bir ağacın halkaları arasında
öyle bir yoktun ki bir zaman...
kahkahası hayatın yabani bir av hayvanı
düşürdü üzeriden kırmızı kalp atımlarını
saklanıp taş kesilirken gün ortasında
ne yöne koştuysam ince bir yalnızlık
kalın kadınlar kalın adamlarda
şarkı söyleme salonlarında,
oynama meydanlarında
çalışıp durmalarda...
sobalar ılık yandı, pencereler aralandı
karanlık odalar ne aydınlandı ne aydınlanmadı
ama ayakkabıları okul çocuklarının yine de bağlandı
ne yöne koştuysam küçücük bir yalnızlık...
küçücük bir yalnızlık ki, kocaman yalnızlıklarda
susarken söylemek birikiyor dudaklarımda
söylerken dinlemek kulaklarımda
gülerken ağlamak,
ağlarken yaşamak...
yaşarken ölmek birikiyor
gel artık
5.0
93% (28)
4.0
7% (2)