5
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2297
Okunma
sana da bir sigara sardım
gel otur...
tütünüm iyi
çayım demli
muhabbetim iki kişilik
eşini, dostunu ardında bırak
çıkar bütün elbiselerini
dünyayı koyver, dönsün...
bırak insan soyunun uzayıp kısalan caddelerini
biz bir duruşu bozmadan bekleyelim
öyle ki, kediler hep kuşlara
kuşlar, gölgeden ağaçlara
bir gün yetişiriz nasılsa
kardeşim, dostum...
sevgilim!
bütün gölgeleri ayıklanmış
bir yaz mevsiminden geriye ne kalır?
önüne koyduğum şu sehpa,
bir tabaka
iki sigara
ve sapsarı bir hazirandan başka...
kemiksiz gök güneşi boyumuzu ölçer
birimizin bir kolu kısadır mutlaka
koşup tastamam çocuklardan
(sağı ve solu olan çocuklardan)
bir kaç adım uzağa
bir bayram ki durmadan çoğalır
dağılır sokaklara
ziyanı yok,
bir gün yetişiriz nasılsa
(yalnız seninle biz,
yani şu yan yana duran halimiz
tanışıyor muyuz bir yerlerden?
kim bilir,
eski bir ilkokul piyesinden
belki de Havva ile Ademden
bunları bir bir anlatacağım sana
sahi hangi melekti o
kimseler duymasın diye bu sırrı
dokunuvermişti dudağımıza)
arkadaş!
bunları boşver
bana bak, bana...
bak buradayım, karşında...
milyonlarca yıldızın arasında
Şems ile Süha’nın tam ortasında
demir cevherinde bu kötü yazgı
sen de bu kör gözler olduktan sonra
toprağı yarıp çıkan yüz karası
alın lekesi...
namussuz asır
demirden düşmanlar yaratır
barış...
dişe ve düşe dokunmaz
önce bunu iyi bir anlayalım
sonra gel
şöyle karşılıklı oturalım
iki yabancı,
bir yalancı yerine
bütün günahların ıskalandığı
ve telefon kulübelerinden evrene yayılan
imkansız aşkların zamanı...
iki dal sigaram hala var
çayım hep demli
muhabbetim tütün sarısı...
gücüm yetmez kin tutmaya
adam ayırmaya, ince hesaplar yapmaya
zaten seninle biz
biraz da aynı gibiyiz
duruşumuzdan belli
yorgun bıyıklı babaların
ve şefkatli tombul annelerin
oyuncaklı halı üstü çocuklarıyız
bir kömür sobası üzere
pazar sabahları yıkanır
divanda uyuklarız
ha gayret...
şöyle bir silkelensek kırılır kabuklarımız
5.0
100% (4)