26
Yorum
57
Beğeni
5,0
Puan
2424
Okunma


- Eskir herkesin yalnızlığı - dedi şair
En çok gülerken ve severken ve sarılırken dedim içimden,
duysaydı, bana katılırmıydı bilmem..
Şimdi sana ne desem
Kuru, kupkuru bir deniz
Suyunu çok uzaklarda taşırmış
Biraz kuytu
Sonra düş kutusu
Ama hep çıplak.
Hani cezaevinin avlusunda
Her geceye bir kirpik bağışlamak
Her güne bir ak
Issız ağlayışı sanki
Yolunu kaybetmiş martı nefesinin
Ürkek, sonsuz ve esir doğarak.
Bu kargaşa, bu arapsaçına dönmüş yaşamak
Azar azar
Elinde bir reçeteyle
İçeriğini kimsenin bilmediği bir temmuz gününde
Ama mutlu
Bu çok olmasa da, hatta belki hiç bir daha
Arada bir
Telaşla
Nefes nefese kör olmak yaşamak.
Sevgilim,
En çok seni, birde ölümü sevmeyi seçtim korkmadan
Başıboş gezinen ağaçların kollarına saklanmayı
Dalgalı yüzünü o denizin
Hep ıslak
Hep ıslak
Toprağını seven yüzüm gibi
Yaşama sırtını döndüren hayat çizgim gibi
Kıpkısa dedi çingene
Falıma baktığı gün
Avucumdaki çizgiyi kim kesmişti yarıdan
Hiç söylemedim meraklı gözlerine
Bildim hep ama söylemedim.
Sokak ortasında kimsesiz
Elim çingenenin elinde
Elim geçmişin
-kıpkısa - dedi
Kıpkısa
Güldüm geçtim
Bildiğimi bilmedi o da.
Sonra mı?
Öyle bir sustum ki anlatamam
Kar altında kalan bir karınca yuvası gibi
Duvarda asılı sıradan bir tablo gibi
İnsansız biri gibi
Ben sustuğum zaman seni daha çok özlüyorum
bilmiyorsun
Özledikçe bir tanrıça gibi ölümsüz kokuyor
Saçlarım
Parmaklarım
Susmuş yaşamım.
5.0
98% (47)
4.0
2% (1)