3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1325
Okunma

Ne kadar unutulmuş şu şehir
Nasıl da başka akıyor nehir
Biraz güzel olmasını dilediğimizden,
Savuruyor kuşlarını sabahlar
Az önce duydum
Nasıl da bahtiyardı oysa çocuklar
Taşlayacak bir deniz sanmadan gözlerimi
Birden yolumuza çıkacak eski bir tanıdık
Ya da boyanmamış bir ev gibi
Uzun uzun söylemeden her şeyi
Nasıl da güzeldi oysa çiçekler
Az önce vurdum,
kapıya. Korktum. Ağlayamadım...
Her soyunduğunda bir çocuk gördüm
Bir çocuk doğardı çıplaklığında
Tertemiz bir kağıt gibi rüzgarla savrulurken
İnceliğinden korkup kaderi yazamadığım tenine
Yeni bir çocuğu sahneledi ellerin
Bunun için çift kağıda silindi gözlerin
Karanlık koridorlar arasında valse kalkarken
Ellerin sözlerimin küfünde tabutlar doldurdu
Az evvel düştüm,
orada. Üşüdüm. Bulamadım...
Kan takıldığı şehrin öpülmemiş kıvrımlarına
acele insanlar geçti,
darmadağın takıldım,
bir teklif sundu yokluğun,
çıkasevdiğin elyazında.
Geçmiyor işte zaman
Bu şehrin ışıkları bile küstah
Kurtulup, yanına çıkan her gün ahsız
Eğilip, kutlanmayı bekliyorlar
5.0
100% (13)