3
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
576
Okunma

Bir sürü çöp poşeti ayarladım
her şeyi atabilecek kadar kalın
ve derin olanları kendime sakladım
yürüdüğüm yerler, tozlu ve kuruydu
kirlenmiş hissediyorum, dedim
soyunup üryan yorgan altına girdiğimde
anneannemin sesini duydum
sirke ile eski bir yazmasını alıp
beni silmeye gelmişti
az yıkansa da güzel kokardı
günde beş vakit abdest alır,
en saf haliyle Allah’a inanırdı
ne zaman hasta olup
yorgan altına girsem,
elinde sirke ve eski bir yazma
beni sileceğini hayal ederim
parmak uçlarımdan, saçlarıma kadar
"dur oğlum, kötü koksa da şifadır bu" deyişi
kulaklarımı tıkayan enfeksiyona bıçak çeker
yüreği yaralı insanları çağırır
gelin oturup baştan konuşalım
nasıl gidiyor işler, nereden başlayalım
sonuçta beklersen şarap olur,
içersen bir hoş, hastaya da müsaade
inkar sözleri gibi mevcut her derde
ikrar ediyorum, bir kafes bu
parmak uçlarım içerisinde boşluğu dövüyor
avam; gördüğünü sevdiğini,
görmediğinden korktuğunu söyledi
yaram, az kaldı kapanacağım dedi
ben her birini izlemeye devam ettim
yorgun hissediyorum, dedim
bir merhaba, bir satır bile yoktu
eski zamanlardan bir hikaye buldular
gelip süsleyip, örnek al bunu
yoksa sen de onlar gibi olursun, dediler
önce cübbe kirlendi, takke düştü
sonra şadırvana doldu günahın yükü
hafif şeyler yemiş, yolu uzun, gözleri kara
bir adam gördüm rüyamda
bana; tekrarla bunları, şifa bulursun
derman olmasa da derdini unutursun
yok istemezsen, kendine dert olursun
deyip, kafese soktuğum parmaklarımı
çıkarıp gözlerime geceyi çekerken
gidişini dinledim bir süre bastonuyla
andolsun ki, vardır bu karanlığın bir nuru
yoksa her gün ağrılardan bunalmış dostum
çekip vuracağım kendimi tek kurşunla,
der miydi yorgun vücudunu uyuştururken
yorganı çekiştirip, bir bahar tohumunun
teniyle huzur bulduğu toprağı düşlerken
hem bu kadar yakın,
bir o kadar uzak olmak
yaşamak için tövbe ettiriyor
âhlar duydum belli belirsiz
hiçbirinin vâhı kalmaz diyenlere inat
ne de güzel yaşıyordu insanlar
sonra şadırvana baktığında
birkaç damla gözyaşı ile
hatırlayacağı ana değin, gamsız
haklı, mutlu ve huzurluydu duasız
ne çok istediğim olmuştu
mucizesiz, güzel bir şeylerin varlığını
akıl isyan ediyordu, yetemiyorum
hep beraber mide fesadı yaşayıp
evlerimize dağıldığımız o akşam,
aynı sureyi hatırlatıyordu yeniden
kelimeler masada boynu bükük izmaritler
soğuktu, sessizdi ve yorgun bekleyişler
bizi de üzdüler, bizi de diyordu kimisi
ellerimiz ağır geliyordu bedenimize
yürürken çekiyorduk tenimizdeki kiri
kirdi, izi yıkarsın geçer, haberi olmaz
ben nur bildim, yuttum, uyudum
gözlerime çökünce, göğsüme dokundum
bir rüzgar, bir yağmur: bin çile
kaç duaya böyle taflan ektim?
kaç duasızın sızısını sahiplendim?
kaç duadan aynı sureye vardım?
summun, bukmun, umyun
çok yoruldunuz, lütfen biraz oturun
yalnızlığın suresini bizimle okuyun
5.0
100% (8)