6
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
279
Okunma
Unutmaya başladığım yerden yaşıyorum,
geç kaldım
ya da olmayacağım yere erken vardım
Bu bile,
kendini çekip bir çalılık ardına
yaban otlarına sarılıp
ne kadar yalnız olduğunu hatırlatıyor
kanamasına izin vermediği için
iyileşmesi bir o kadar zor oluyor
susuyoruz, olmaması gerektiği kadar
"ya unutursam ne cevap vereceğimi"
uygar düşler sokağında felluce’ye dair
kan gölü resmedilmiş bir evin duvarına
yaşamak ağrısını sırtlanmış nice mutsuz
yardımı olmayan hayalleri ardınca
artık siyah poşetlere sığıyor geriye kalanlar
suyunu alıp, toprağa verince
"ölüm herkese dair "
ama yaşamak bir başka
yaşamaktan kasıt biraz da dik durabilmek
sırta verilmiş sadakalardan ve dualardan
çıkıp aynada kendine baktığında
mutsuzluğuna ağlayamıyorsun ya
yaşamaya dayanamıyorsun
ve inanmıyorsa kimse sana
biraz biraz politik oluyorsun kendine
bazı yalanları daha kolay söylüyor
hayata karşı bir taraf
akıyor resmi geçitsizliğiyle saf saf
rengini bir zaman çok sevdiklerin
aynı kökü sahiplenmiş iki kelime
yoksunluk ekiyor toprağına yine
hiç, bir şekilde devam ediyor
bienaller, müzeler, sergiler
o çok sevdiğin şeyi geri getirmiyor
"ya unutursam" diyorsun, bir şey vardı
şey... o çok önemli bir şey
ama nerede,
bulamıyorsun, başın dönüyor
miden bulanıyor; durmuyor
kalbinin atışı hızlanıyor
renkler, çoğalan her biri saf bir beyaza
bir siyah damardan bulaşıyor
en güzel günler geçmişte kalıyorsa,
yarın için nasıl dayanıyor insan?
güzel bile politik;
yumruklarım zayıf,
emeğim yoksun,
bakışlarım artık
güldürmüyor beni
ama hâlâ birini
özlemeyi,
kendimle edemesem bile
kavga edebilmeyi
sevdiğimi hatırlıyorum.
yine de "ya unutursam ne diyeceğimi"
diye korkmadan edemiyorum.
zor değil, zor olmamalıydı bu kadar
ama varken, yok olmamalı insan
en azından bunu başarabilmeli
"ya unutursam ne diyeceğimi"
hâlâ seviyorken,
hâlâ bir umut varken...
5.0
100% (4)