Okuduğunuz
şiir
22.1.2013 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Olmayış provası
Sensizliğim senden de eski Dünden de, yarından da Ve hatta bugünden de eski… Dün, şimdisizce bir bugün eksildim. Öyle böyle değil Sağa ölsem olmuyor Sola ölsem olmuyor. Uygun adım binalar çöküyor. Ah delirmenin zincirine çakılmış Bu kıldan ince akıl; Bir fikrin hassasiyetinde susmak neden? Yırtılmış göğsünden Dağ kanamak neden? Korkma, öldürmez bu beni. Nasıl düşer ki insan kendinden? İki gözü de kör, Adalet Tanrıçası değiliz ya…
Hırıltılar halinde beliriyor gece… Belli belirsiz kuşlar diziliyor uykuma; Gözlerim kanat, Gözlerim kanar… Gördüklerimden uyanıyorum sana.
Bir tırnak gibi uzuyor gece: Santim santim insanlar ölüyor; Biri fotoğrafından vuruyor, Öteki muma asıyor kendini. Bir bir siliniyor olan olmayan, Ölen, ölmeyen her şey ve hiçbir şey! Bu kıyamet ânında seni düşünüyorum; Çoraplarını merak ediyorum. Bir de sırtının kıvrımını. Az bekle sevgilim reenkarne olup geliyorum; Unutma kim olduğunu ve de olacağını…
Unutma demişken; Ben çocuk oluştan da eskiyim. Hatta doğumdan, büyümeden Ve de ölümden de… Evet sevgilim, ölümden de eskiyim. Defalarca tekrarlanan bir olmayışım ben.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir güme gidecek ben tebrik edeyim değerli şairi yoruma yorum yazarken şiiri unuttum :) Her ne kadar işaretler olsun diyorsam da olmuyor bence görüntü olarak düz yazıda evet şiirde görüntü olarak estetik bulmuyorum son kararım mı hiç bilmiyorum bir gün karar verdiğimde uygulamaya geçireceğim şimdilerde kararsızlığım şu yönde kısmen kullanmak :)))
Şiir ne çok şey verdi bana var olun ben yorum altı bilgileri değerlendiriyorum:)
Birileri dünyaya kazık çakmaya uğraşırken, elin adamı reenkarne olup geliyor. Ne günlere kaldık! : ) Allahtan ümit kesilmez derler, bir dahaki sefere olur kim bilir :) Ama, şiir olmuş, hem de çok iyi olmuş. Sevdim bu sayfayı. Tebrikler.
her satırında bir başka alemin kapısından bakar gibi seyre dalıyor insan. Bir de gecenin tırnak uzaması gibi ağır vakit eritmesi çok yakışmış şiire. Selam ve saygı benden.
:-) parlak zeka ürünü derler espri için bu sayfadakilerde öyle, hazır cevap ve espriyle harmanlanmış doyurucu cümle kurucuları... ve siz çok farklı bir kalemsiniz, son iki gündüz sayfanızı talan ettim desem yeridir, iyi ki de siz denk gelmişsiniz deftere siz hep böyle haylazları toplayan davetiyeler çıkarın ben camdan, balkondan olmadı bacan girer seyrine dalarım Selamlar, Sevgiler...
:-) parlak zeka ürünü derler espri için bu sayfadakilerde öyle, hazır cevap ve espriyle harmanlanmış doyurucu cümle kurucuları... ve siz çok farklı bir kalemsiniz, son iki gündüz sayfanızı talan ettim desem yeridir, iyi ki de siz denk gelmişsiniz deftere siz hep böyle haylazları toplayan davetiyeler çıkarın ben camdan, balkondan olmadı bacan girer seyrine dalarım Selamlar, Sevgiler...
Evet...Uzunca bir aradan sonra güne gelen şiirlerden kaliteli bir şiiri okumanın hazzı var dudağımda .Şairin gördüğüm ve okuduğum ilk şiiri olmasına rağmen usta ve maharetli bir şair olduğu şiirin hemen ilk dizelerinde hatta ve hatta ilk dizesinde kendini ortaya koyuyor.Seci ve aliterasyon sanatının şiire uygulanmasındaki başarı,kelimeler arasındaki zeka oyunları ve kelimelerin kullanılış biçimleri,tekrar eden sözcüklerin şiire başarılı bir şekilde monte edilmesi de dahil şiir baştan sona 10 numara.Favori üye listeme aldım şair :)) Şaire ,bize güzel bir şiir ziyafeti çektiği,seçici kurula da bizi bu ziyafete davet ettiği için teşekkürlerimle...
Süleyman Toprak tarafından 1/23/2013 12:31:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
son günler okuduğum, kendine has uslubuyla, şiirler kaleme alan bu kalemin yazdıkları bende ilgi uyandırmakta. ve sayfaya sürüklemekte.. yaratıcılığın pimini çekmiş, her an patlamaya hazır bir aklın ürünü bu sözler..
üstelik içerisinde derin bir giz de var, indikçe kendinden, aykırılığından sesler bulduğun sıradanlıktan sıkılmış "şahsım adına, üstelik ben vıcık vıcık aşk yazarken :)" ruhuma iyi geldi vesselam.
ben çocuk oluştan da eskiyim! bu duyguyu sadece ben bilirim sanırdım...kendini aşmış bir bir insan görüyorum, bir şair görüyorum...hatta bir yazar...görüyorum...
aysemujgan tarafından 1/23/2013 10:14:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
afşaroğlu arkadaşıma katılıyorum öğretmenim;)olmayışın sorgusundan ziyade var oluşun başlangıcı ve evet başlangıcının olamayışı anlatıldı...Allah ezeli ve ebedi ise ve biz onun kendinden bize üflediği isek ezelin bir parçası olabiliriz:))
Üniversitede talebeyken :"Çağın gerçek tanığı tarih mi, edebiyat mıdır?" geyiği çevirirdik uzun uzun; birçoğumuz da esasen tarihin ham bilgileri çiğ gerçeklere dönüştürme gayretinde sonradan görme bir bilim olduğuna, ki eskiden o da sanatın kapsamındaydı,gerçek tarihi sanatçıların, daha da daraltırsak edebiyatçıların; hatta şairlerin yazdığına inanıyorduk.Hoş bu görüşlerimizden milim sapma olmadı her nedense...Biri kalkıp da hatunu bereketli, alengirli mi alengirli Sadabat eğlencelerini istediği kadar tumturaklı cümlelerle tarihi bir gerçeklik diye anlatsın, Nedim'in "Yürü serv-i revanım gidelim Sadabad'a" şiiri kadar etkili olamaz herhalde.Yani ki çağın gerçek tanıkları şairlerdir.
Son dönemde çok fazla ölüm, kalım, cennet, cehennem, araf, ecrin,günah, sevap , şeytan,(İlgisi yok ama bir de "kusmukçular var:)) cenin, rahimli mahimli şiirler yazıldı.Hatta birçoğu da burada yayımlandı.Bu nevi şiirleri eleştirmek, onlara karşı çıkmak, malum çatışmaları anlatan şair arkadaşlarla papaz olmak işin kolayı galiba.Anlamak lazım:
Bir iki haftadır özgün değerlendirmelerine dikkat kesildiğim Sayın Yara Terbiyecisi rumuzlu arkadaşımızın güne gelen şiiri de pesimist bir ruhun samimi itirafları gibi geldi bana.Herkes ölüme takmış, dini jargona takmış, demek ki yaşadığımız konjonktür bu.Ölüm ve muhafazakar günler...Bunu yadırgamak ya da siyaset yapmak için söylemiyorum bir tesbitte bulunmaya çalışıyorum.Gerçek tarihi yazan şairlere selam göndermek istiyorum.
Şiire gelince, bence şair usta ; ama bu şiire fazlaca kafa yormamış.Kimi yerlerde tekrarlanan sözcükleri ayıklayabilir, şiire biraz daha akıcılık katabilirdi.Haa diyeceksiniz ki "Madem ölüm temini işleyen bir şiir yazıyor, belki de özellikle suyu ağır ve durgun akıtıyor, olamaz mı?" Olabilir tabi, dedim ya şair hiç de acemi bir bülbüle benzemiyor; zaten bir adam aşk meşk şiirinden usanıp başka konulara yönelmişse birçok şeyi aşmış demektir.(Anaaa ben hep aşk yazıyorum ya, neyse Allah aşkıdır:))
Şimdi şiirin ilk bendine bir bakalım:
Olmayış provası
"Sensizliğim senden de eski Dünden de, yarından da Ve hatta bugünden de eski… Dün, şimdisizce bir bugün eksildim."
Zeka pırıltıları daha ilk dizelerde kendini ele veriyor:
"Sensizliğim senden de eski" mısra-ı berceste tadında kuvvetli bir dize.Devamında "eskimek" kavramını abartınca sözün gücü biraz azalmış.(Bu durumu Qaşkai ciplerin büyük kabortasına küçük motor benzetmesiyle açıklayabiliriz:))
"Öyle böyle değil Sağa ölsem olmuyor Sola ölsem olmuyor. Uygun adım binalar çöküyor. Ah delirmenin zincirine çakılmış Bu kıldan ince akıl; Bir fikrin hassasiyetinde susmak neden?"
Şair bu bentte, ilk bentte girizgahla vurguladığı "adem" (yokluk = sensizlik) fikrini geliştiriyor; "sağa ölsem, sola ölsem olmuyor" söylemi esaslı bi sehl-i mümteni sanatı yapıyor.Basit gibi görünen bu zor söylem ancak şiirin ustalarına ait bir maharet gerektirir:
"Bakarım bakarım sılam görünmez Aramızda yıkılası dağlar var" diyen Karac'oğlan ya da
"Ete kemiğe büründüm Yunus gibi göründüm"
diyen Yunus Emre gibi ırlamış şair.
"Sağa ölsem olmuyor, sola ölsem olmuyor..." İlginç tabi.
"Binaların uygun adım çökmesi" göstergesi neyi imliyor olabilir ki deprem dışında? Yoksa şair, bir kent yalnızlığından mı söz ediyor, binaların üstüne üstüne geldiğini mi söylemeye çalışıyor?
"Ah delirmenin zincirine çakılmış Bu kıldan ince akıl; Bir fikrin hassasiyetinde susmak neden?"
Baştan beri Akif Paşa'nın "Adem Kasidesi"ne gönderme yaparcasına bir var oluş şaşkınlığı yaşayan şair, bu ruh karmaşası içinde delirmenin işten bile sayılmayacağını söylüyor.Bütün bu sorunsallara rağmen, bu çılgınlıktan damıtılmış fikirleri kendi içinde yaşamak zorunda kalmasının da ayrı bir onulmazlık olduğunu vurguluyor.
"Yırtılmış göğsünden Dağ kanamak neden?"
"Dağ kanamak" sözü de daha önce duyduğumuz söz değil."Söz" kelamını özellikle kullanıyorum; zira göstergebilim litaretüründe Fransız dilbilimci Sousseore'un tanımladığı bir dil-söz ayrımından söz edilir: Buna göre, şairin ortaya koyuğu orijinal bir imgelem ya da dilin bir "üst dil" e evrilmesi sonucu dile ait yeni unsurlar oluşur.Mezkur unsurları,tabiatıyla ilk kullanan şairin bizatihi kendisidir; fakat bu durum ilanihaye sürmez, söz duyulur, söylenir, meşhur olur, dile pelesenk olur, dile sakız olur veeee artık "bakir söz " kavramından uzaklaşıp dilin E-5'ine düşer:)) Yani o güzelim özgün söylem artık dilin vesikalı yâridir.Bu cümleden olarak şairin "dağ kanamak" imgesi de şimdilik söz, ne zaman ki dile yerleşir, bir daha buradaki tazeliğini bulmak ne mümkün.Dağ kanamak, dağ gibi kanamak, dağ gibi göğsünden yırtılıp kanamak....Gittikçe çoğalan bir anlam...
Korkma, öldürmez bu beni. Nasıl düşer ki insan kendinden? İki gözü de kör, Adalet Tanrıçası değiliz ya…"
Afşaroğlu tarafından 1/23/2013 2:25:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlk zaman hecede her durakta bir virgül vukuatım var :) aslında neye karar verdiğimi ben de bilemiyorum bu yaz edebiyatçıların arasında bocaladım ciddi anlamda mesela serbest yazanlar genel olarak noktalamayı pek bilmezler deyince şair yazar koptum ve o hızla ekim kasım serbest stilde bana hız oldu heceyi şiirden saymayan edebiyatçılar vardı kendime yediremedim ve böcekli serbestler ardarda geldi sırf onların bu sözü hece yazmaya çalışan bana ağır geldi :) ölmeden bir yerde karşılaşmak isterim bir gün bu yazar şairlerle inş.
Sanatların özelliği bir dili olması nene hatun; bu eksende mevcut metnin gerçekliğini kendi içinde aramak kadar doğal bir şey olamaz kanımca. Bu ama noktalamadır ama değildir; genellemeye ulaşmadan dilediğince yazılmalı bence. Özgünlük böyle bir halt işte :)
Şiirde noktalama işaretleri bizim okuyucuya verdiğimiz yüzme stili :) yorum ama işaretsiz şiirde buyursunlar denizde kendileri yüzsünler istedikleri yerde dalsınlar istedikleri yerde boğulsunlar :))) ... yorum katsınlar okurken demek ve en iyisi de sanırım bu ....
valla komşu diyorum ya yakında bana sağlam bir girişecekler :) Hece şiirini severler, sevmezler karışmam ama ben karşıyım; çünkü şiirin -daha doğrusu sanatın- salt biçimsel veya şekli yanı onu sanat yapmaz, o sadece mevcut kalıba dönülmüş bir eser olur.
benden duymuş olma ama komşu siteden şu anda bizim noktalama işaretleriyle ilgili ortaya koyduğumuz tartışmayı takip ediyorlar galiba. hece şiiri için noktalama olmazsa olmaz tabi.
denemekten çekinmemek lazım tabii sevgili naci; söylediğin şey bence de akla aykırı değil, hele düşselliğe ve deliliğe hiç değil; hele bir deneyelim bakalım :)
tam da söylemek istediğim bu.fikir kuvvetli şiir kuvvetli..işaret ve işaretçilere hiç gerek yok bence.çocuklarımızı böyle şiirlere getirip bırakacağız ki yüzmeyi öğrensinler.yüzme derin denizde öğrenilir.fikir sağlamsa diyaframı serbest bırakmak lazım.
sevgili naci haklısın tabii ki bu bir tercih meselesi, soru işaretleri konusunda sana katılıyorum; kullanırken iğreti durduğunun bilincindeyim ama bazı yerlerde - herhalde epik yanımın gazıyla- kasti kullanıyorum; çünkü okunan salt bir şiir değil aynı zamanda bir fikrin kendisi.
noktalama işaretleri şiirde (genel olarak) şairin şiire verdiği ritm'i ayarlayan nefes öğesi.bu manada okuyucunun iç sesini de ayarlamaya yönelik şayet kullanılıyorsa.bu şiirde noktalama işaretleri kaldırılmış olsa şiir daha fazla ritm kazanıyor ben okuduğumda bana göre.noktalama işaretleri nesir için gerekli.şiir gerçekten şiirse bir iç melodisi zaten var.bir de şu soru işaretleri..soru işaretleri konmuş dizelerde okuyucu -şimdi bana mı sordun bunu gibi halden hallere giriyor.bu şiirde noktalama işaretleri kaldırılıp dizeler anlam topluluklu bentler ve kümeler haline getirilmiş olsa daha hoş olur diye düşünüyorum.benim görüşüm bu sadece.
noktalama işaretleri konusunda ben farklı bir yöntem kullanırım. Bunu da hermann broch ile leyla erbil'i baz alarak yapıyorum. Gerçi Leyla hanımın kullandığı sistemi birebir kullanmıyorum. Çokluk noktalı virgül ile cümleye devamlılık kazandırıyorum.
Şairin kullandığını mı , yoksa genel anlamda şiirde noktalamayı mı soruyorsun Naci Bey? Ben ikincisini kastettiğini düşünüyorum; Attila İlhan'la başlayan noktalamasız şiir tuttu aslında.Bu bir bakıma okura özgürlük tanıdı; ama kimi zaman da handikaplar yaşanmıyor değil.Hele de alıntı cümlelerde mecbursunuz tırnak imi kullanmaya.Ben de kullanmıyorum noktalama ; ama bazen çok da ihtiyaç duyuyorum açıkçası, anlayacağın bu konuda kafamız karışık üstad:))
O talebelik evlerinde geyiği çevirdiğin birilerinden benim olmam kuvvetle muhtemel afşaroğlu :) Evet, bahsettiğin kavramlar sıklıkla yineleniyor günümüz internet şiirinde. İnternet şiiri diyorum çünkü ulaşım alanı ne kadar genişse alıcısı da o kadar sınırlı oluyor. Bu rahatsız edici...
Ölümcül şiirler ile muhafazakâr algı da bahsettiğin gibi çağın tanığı insanların neyin tesirinde kaldıklarının bir ispatı; ben politikacı değilim, politikanın ta kendisi deyü yazmıştım bir keresinde.
Sanatçıların dönemi anlatma konusunda daha iyi oldukları su götürmez bir gerçek; Balzac'ın romanlarını aynı zamanda tarihsel ve sosyolojik yanıyla okuyabilmemizin nedenlerinden biri de bu değil mi? Ki Hegel "Sanatçılar gerçeğe - maalesef- biz filozoflardan daha çok yaklaşmışlardır" derken de bu düşünceyi haklı çıkartıyor.
Şiir iyidir kötüdür bunu tartışmam ama bu şiir böylesi bir yazıyı yazdırdıysa sevdim :)
İlk zaman hecede her durakta bir virgül vukuatım var :) aslında neye karar verdiğimi ben de bilemiyorum bu yaz edebiyatçıların arasında bocaladım ciddi anlamda mesela serbest yazanlar genel olarak noktalamayı pek bilmezler deyince şair yazar koptum ve o hızla ekim kasım serbest stilde bana hız oldu heceyi şiirden saymayan edebiyatçılar vardı kendime yediremedim ve böcekli serbestler ardarda geldi sırf onların bu sözü hece yazmaya çalışan bana ağır geldi :) ölmeden bir yerde karşılaşmak isterim bir gün bu yazar şairlerle inş.
Sanatların özelliği bir dili olması nene hatun; bu eksende mevcut metnin gerçekliğini kendi içinde aramak kadar doğal bir şey olamaz kanımca. Bu ama noktalamadır ama değildir; genellemeye ulaşmadan dilediğince yazılmalı bence. Özgünlük böyle bir halt işte :)
Şiirde noktalama işaretleri bizim okuyucuya verdiğimiz yüzme stili :) yorum ama işaretsiz şiirde buyursunlar denizde kendileri yüzsünler istedikleri yerde dalsınlar istedikleri yerde boğulsunlar :))) ... yorum katsınlar okurken demek ve en iyisi de sanırım bu ....
valla komşu diyorum ya yakında bana sağlam bir girişecekler :) Hece şiirini severler, sevmezler karışmam ama ben karşıyım; çünkü şiirin -daha doğrusu sanatın- salt biçimsel veya şekli yanı onu sanat yapmaz, o sadece mevcut kalıba dönülmüş bir eser olur.
benden duymuş olma ama komşu siteden şu anda bizim noktalama işaretleriyle ilgili ortaya koyduğumuz tartışmayı takip ediyorlar galiba. hece şiiri için noktalama olmazsa olmaz tabi.
denemekten çekinmemek lazım tabii sevgili naci; söylediğin şey bence de akla aykırı değil, hele düşselliğe ve deliliğe hiç değil; hele bir deneyelim bakalım :)
tam da söylemek istediğim bu.fikir kuvvetli şiir kuvvetli..işaret ve işaretçilere hiç gerek yok bence.çocuklarımızı böyle şiirlere getirip bırakacağız ki yüzmeyi öğrensinler.yüzme derin denizde öğrenilir.fikir sağlamsa diyaframı serbest bırakmak lazım.
sevgili naci haklısın tabii ki bu bir tercih meselesi, soru işaretleri konusunda sana katılıyorum; kullanırken iğreti durduğunun bilincindeyim ama bazı yerlerde - herhalde epik yanımın gazıyla- kasti kullanıyorum; çünkü okunan salt bir şiir değil aynı zamanda bir fikrin kendisi.
noktalama işaretleri şiirde (genel olarak) şairin şiire verdiği ritm'i ayarlayan nefes öğesi.bu manada okuyucunun iç sesini de ayarlamaya yönelik şayet kullanılıyorsa.bu şiirde noktalama işaretleri kaldırılmış olsa şiir daha fazla ritm kazanıyor ben okuduğumda bana göre.noktalama işaretleri nesir için gerekli.şiir gerçekten şiirse bir iç melodisi zaten var.bir de şu soru işaretleri..soru işaretleri konmuş dizelerde okuyucu -şimdi bana mı sordun bunu gibi halden hallere giriyor.bu şiirde noktalama işaretleri kaldırılıp dizeler anlam topluluklu bentler ve kümeler haline getirilmiş olsa daha hoş olur diye düşünüyorum.benim görüşüm bu sadece.
noktalama işaretleri konusunda ben farklı bir yöntem kullanırım. Bunu da hermann broch ile leyla erbil'i baz alarak yapıyorum. Gerçi Leyla hanımın kullandığı sistemi birebir kullanmıyorum. Çokluk noktalı virgül ile cümleye devamlılık kazandırıyorum.
Şairin kullandığını mı , yoksa genel anlamda şiirde noktalamayı mı soruyorsun Naci Bey? Ben ikincisini kastettiğini düşünüyorum; Attila İlhan'la başlayan noktalamasız şiir tuttu aslında.Bu bir bakıma okura özgürlük tanıdı; ama kimi zaman da handikaplar yaşanmıyor değil.Hele de alıntı cümlelerde mecbursunuz tırnak imi kullanmaya.Ben de kullanmıyorum noktalama ; ama bazen çok da ihtiyaç duyuyorum açıkçası, anlayacağın bu konuda kafamız karışık üstad:))
O talebelik evlerinde geyiği çevirdiğin birilerinden benim olmam kuvvetle muhtemel afşaroğlu :) Evet, bahsettiğin kavramlar sıklıkla yineleniyor günümüz internet şiirinde. İnternet şiiri diyorum çünkü ulaşım alanı ne kadar genişse alıcısı da o kadar sınırlı oluyor. Bu rahatsız edici...
Ölümcül şiirler ile muhafazakâr algı da bahsettiğin gibi çağın tanığı insanların neyin tesirinde kaldıklarının bir ispatı; ben politikacı değilim, politikanın ta kendisi deyü yazmıştım bir keresinde.
Sanatçıların dönemi anlatma konusunda daha iyi oldukları su götürmez bir gerçek; Balzac'ın romanlarını aynı zamanda tarihsel ve sosyolojik yanıyla okuyabilmemizin nedenlerinden biri de bu değil mi? Ki Hegel "Sanatçılar gerçeğe - maalesef- biz filozoflardan daha çok yaklaşmışlardır" derken de bu düşünceyi haklı çıkartıyor.
Şiir iyidir kötüdür bunu tartışmam ama bu şiir böylesi bir yazıyı yazdırdıysa sevdim :)
daha evvel de bir kaç şiirinizi okumuştum ama, yorum yazmak bugün kısmetmiş...oldukça güzel bir anlatım ve güzel bir şiirdi...güne yakışan şiirinizi içtenliğimle kutluyorum, sevgi ve saygımla...
leğeni hazırladım, doldurması kaldı. damacana mamacana idare edeceğiz. Belediyemiz bünyesinde tam - lütfen dikkat- tamı tamına on beş kâğıt gemi de bu güzide beldemizin yani terbiyeköy'e taşımacılık hizmeti verecektir :)
leğeni hazırladım, doldurması kaldı. damacana mamacana idare edeceğiz. Belediyemiz bünyesinde tam - lütfen dikkat- tamı tamına on beş kâğıt gemi de bu güzide beldemizin yani terbiyeköy'e taşımacılık hizmeti verecektir :)
Hiçlikten bahsedip şiiri piç etmediğine sevindim Yaram... Bu prova çok duygusal geldi nedense... Duygusal derken sulandırmadan ağlatıyor... İyi bi şey yani...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.