Hasankeyf, içimde bir yara. Şiirini yazacaksın demişti içim bana ama nasıl olur da es geçmişim diyecekken, şiiri okuyunca: İyi ki soyunmamışım dedim, varmış şiiri! İşte bu...

Sevgilerimle, gecen olsun.

çok fazla doğruyu içeriyor...

ölü balığız şimdi, sularda upuzun.

Sevgili kalemkarım ve düşünce birliği içindeki yoldaşım,Şaban hocamla ve sizlerin yazışmalarınızı okudum,1983 ten bu yana o kadar duyarsızlaştırıldık ki,her şey sadece söylem oldu,her şeye alıştırıldık yalana talana soyguna naylon faturaya işçi kıyımına,toplumda artık şu algı yerleşti günü kurtarmak!!!halbuki şuan bile çocuklarımızın mirasını yediğimizi unutuyoruz,işbirlikçi iktidarlar hep tepemizde ve toplumu onlar yandaşlarla dizayn ediyorlar, her yerde onlar var,şimdi insanlara ölüm gösterilmiş ve komaya razı edilmiş durumdalar,ver bir kamyon kömürü vatanı sat ,insanlar indirilmiş değil uydurulmuş pensilvanya diniyle uyutulmakta,kadınlarımızın başı örtününce tüm sorunlarımızıda örttüğümüzden Hasankeyf yada memleket hak getire,hangi iktidar yada güç hasankeyf'i yerinden taşısa aynı duygu bütünlüğünü yaratacak,aynı dokuyu oluşturacak sadece hikayeden başka bir şey değil bu,aynı proje daha aşağılarda yada yukarılarda yapılabilirdi diyorum,duyarlı yüregine sevgi ve saygılarımı bırakıyorum.

tarih kapatılmamalı dost kal sevgilerde...

Hazırlamakta olduğum bir treatmanımda;

__Hasankeyf’te sular yükselirse… Hasankeyf’teki 5000’inden fazla mağara, çevresindeki 200’ün üzerinde henüz altında ne olduğu dahi bilinmeyen höyük, Hasankeyf’te henüz 13. yüzyıldan öncesine ait kazı çalışması yapılmadığı için altında binler yıl öncesinden kalan ve ne olduğu bilinmeyen tarih bir şafak vakti kenti yutarcasına sular altında kalacaktır... diye

Kutup Yıldızı/Konsept: Doğanın zamanla, insan tahribatlarından yok oluşuna tanık olmamak için herkesi duyarlı olmaya; Doğa insansız yaşayabilir fakat insanlar doğasız yaşayamazlar. Ve çıkar egemen bir dünyada doğanın tahribatı, tüm canlılara zarar verdiğinin gerçekleri...

Bu treatmanım senaryo aşamasındadır...

Dış güçler bizi sömürürken bizim içimizde de bizi, bizden olanlar sömürmektedir...


kısa bir not:
HASANKEYF
Ayrıca Hasankeyf’in tarihini yabancı turistlere anlatır( bir grup turist) Hasankeyf, Diyarbakır, Cizre şehirleri arasında önemli bir kara ve suyolu güzergâhında olup, savaşların olması ve ticaret yollarının buradan geçmesi bir yerde Hasankeyf’i kültürlerin kavşak noktası haline getirmiştir. İran ve İç Asya Kültürleri, Doğu Akdeniz, Mezopotamya, Roma ve Bizans kültürlerini barındırdığından, Romalılar, İran sınırını denetim altında tutabilmek için Hasankeyf’e kale inşaa etmişlerdir. Miladi III. Asırda İranlılar Mezopotamya’yı ele geçirince Roma İmparatoru Diyokletion harakete geçerek, bütün Mezopotamya ve Dicle Nehrinin doğusundaki bütün yerleri aldı. M.S. 363 yılında Hasankey’in Bizanslıların denetiminde olduğu ve 451 yılında Bizanslıların yaptırdıkları kale ve korunma amaçlı yapıtları ile şehrin denetimine Müslümanlar tarafından fethe edilene kadar sahip olmuşlardır. Hicri 17. yılda Hasankeyf İslam Orduları tarafından ele geçirilmiştir. Sırasıyla Emeviler ve Abbasiler döneminden sonra, Hamdaniler (906-990),Mervaniler (990-1096) denetiminde kalarak daha sonra Artukoğularının eline geçmiştir. Artuklular, Türkmen sülalesinden olup,Hasankeyf’e en parlak dönemi yaşatmışlardır. Artukoğulları Hasankeyf ile beraber Diyarbakır, Mardin ve Harput’ta hüküm sürmüşlerdir. Seçuklu Sultanı Alparslan ve Melikşah gibi değerli devlet adamlarının, ileri gelen komutanlarından Emir Artuk, 1071 Malazgirt Savaşından sonra bölgeyi Selçukluların hâkimiyetine katarak Selçuklulara önemli bir katkıda bulunmuştur. Artuk oğlu Sökmen 1101 yılında Hasankeyf’i ele geçirip burada önemli tarihi ve mimari eserler yaptırmıştır. Böylece devlet idaresinde yeniden bir yapılanmaya gidilmiştir. Göçebelik hayatından yerleşik sisteme geçilmiştir. Yönetimin halk kitlelerine dayanması, Artuklulara bağlı bölgelerde yarı müstakil bir hükümranlık anlayışıyla divanlar oluşturulmuştur. Avukat Yelda, bunları anlatırken Hasankeyf’in görsel manzaraları görülmektedir…

Direneceğiz...



Alkışlıyorum ve duyarlı yüreği selamlıyorum

insanın bütün yaptığı biliçsiz davranışları

yine dönüp kendisini bulurken

bu kadar kör bakışı hayata

muhatapları üzerine alırnır umarım

bak alkışlıyorum ayaktayım :)

Hasan keyf su altında kalıyor ve sen hâlâ aşk şiirleri yazıyorsun
yani sen bir işbirlikçisin
süsüne, ölçüne bakan der ki hangi paranın üstüsün
işte bu halinle sanatın üstüne atılan bir pisliksin
duymazsın
görmezsin
işitmezsin
bu halinle sanarsın ki
duygunun meclisindeki bir demsin
hayır,
körsün
namussuzsun
riyakârsın
ve sen siyaseti banka hesaplarına okuyan
bir peşkeşçisin!

Duy ki seslerimizden yankılanacak
hasankeyf’in tarihi
Duy ki her kazmanın çığlığında
sağırlaşacak kula kul olanın köpekliği
ve sen sürünerek uzaklaşacaksın
bu emelden
bu şiirden
ve bu küfründen
kork benden,
bu kadar yenilmişlerin
ölmüşlerin,
kan ağlamışların
sürgün edilmişlerin diyârında
bir yenilgi de adına yazılacak!
Unutma kardeşim,
direniş doğumla başlar!
Aşk olsun bizi doğurmayan güneşe!

Aşk olsun üstadım da aşık olduysak iş birlikçi olmayalım sonra aşk yüzünden malum can yakan şiirler yazıyoruz :)

Yüreğinize kaleminize sağlık

Hey gidi hey, daha neleri kaybadeceğiz göz göre göre ruh duya duya. İşin kötüsü hiçte iplemiyoruz benmerkezlerimiz 3 m2 dışını kapsamadığından.

Ağıtlar yakılıyor, türküler çalınıyor, yollar aşındırılıp, sesler kısılıyor da biz hala elimizde kumanda zaping yapıyoruz kayboluşlarımıza.

Evimizin içine girip HES’iktir deseler "ay zati taşınacaktım ben" yüzsüzlüğümüz de var utanmadan.

Milletlerin bizde olanın binde biri mitoloji kalıntısı, yüzde bir dere kenarı, bilmem kaçta kaç bilmem neyi varken bize bolluğu kim reva görür ki? Oluk başına oturup, dost kervanımızla bir kuzuyu miğdeye indiripte o oluktan bir bardak su içtiğimizde miğdelerimiiz dinginleştiren saflıktaki o suyu kim helal eder ki gırtlağımıza.

Duyar gibiyim aaa o kadarda değil. Evet değil, daha fazlası bile var da nasılsa duymamaya görmemeye meyilli yollar.

Kalemine sağlık yaw =)

Unutma kardeşim,
direniş doğumla başlar!
Aşk olsun bizi doğurmayan güneşe!

doğuracak güneşler umut ederek.. güneşin ülkesine yürüyerek.. dedim duyarlı yüreğini kutladım.. Ne hassas olduğum konudur bilsen yaramı terbiye edermi bu şiirler dahamı azdırır bilmem ki.. her daim saygımla..

Kendimce bir şeyler karalamaya çalışsamda henüz sizler kadar değilim. Size yürekten katılıyorum bu konu hakkında. Ne arkanızda, ne önünüzde yanınızda yer almak istiyorum. Saygılarımla...

Aşk olsun bizi doğurmayan güneşe!

Yukardaki fotoğrafı görünce, ne güzelmiş,
tıpkı bir masal ülkesi gibi diye geçirdim içimden..

Bizim Hasankeyf'miş!

tarih,coğrafya tanımıyor kazmalar,
elleri her yerde.
Bazı köyler başkaldırıyor, direniyor bu duyarsızlığa.

aslında sokaklara çıkılıp cümleden haykırılacak konular,
susuyoruz,
sindirilerek..

çok güzeldi şiir,
duyarlığa teşekkürler..

Aboww bende aşk şiiri yazıyorum:())) ama bağırıyorum burdan K A Z M A Y I N .... BIRAKIN YAŞASIN

Aşk, meşk ya da börtü böcek üzerine şiir yazmak kolay!
Böyle bir konuda bu kadar güzel bir şiir yazmak marifetttir.
Hasankeyf'i yıkacak zihniyette de keşke marifet olsaydı!
Biz sussak da Dicle çağlayıp durur o zihniyete karşı!
Tebrikler üstad...

Tırnaklarımı uzatmayı hiç sevmem ama

ben de tırnaklarımla geleyim uzatayım şöyle...

Belki bi iki boğum boğum olmuş gırtlağa yapışırım, azcık günah dökerim. :(

Tebrikler duyarlılığına, saygıyla.

bir batman'lı olarak, yürek hassasiyeti ile yaklaştığın bu şiir için sonsuz teşekkürlerimi sunarım can hocam.
bir tarihi suların altında bırakmak, hele tarih kitaplarında anlata anlata bitirilemeyen değer, bugün kör topal dinsiz imansızların avuçlarında heba olmak üzere...
baraj olacak, elektrik olacak, tarım gelişecek istihdam olacak..
bunlara cevap vererek bitireyim hocam izninle..
baraj olacak: keban ve atatürk barajı 3 tane güneydoğuya yeter de artar bile.
elektrik olacak: şuan atatürk ve kebandan tonlarca kilowat elektirk irana suriyeye ıraka satılıyor. yani bunu da yemezler.
tarım gelişecek: dicle ve fıratın kaynağı mı kurudu. hadi o kurudu diyelim, tarımda tütün veli nimetken amerikanın tütün ambargosuna boyun eğip bunu baraj için sebep göstermek nohut beyinlilerin işi değil midir ki...
tarım gelişecek: zaten yukarda anlattım.
su da var,
toprak da var
elektirk de var..
ve sömürü de var!

eywallah tekrardan hocam..

selam ve saygımla..

ince naif değilse de, güne düşerse yarın kafamı kırmayacağım...

Nacağımı unuttum hemen geliyorum!