5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1228
Okunma

Güldü bana usulca, sıcacık lodos esti
Sonra yağmur boşaldı gök ağladı avcuma
Duyduğum kıyamete alamet olan sesti
Baktım aylardan ocak, günlerden ise cuma
Dedim mübarek günde olacak iş miydi bu
Ayrılığın ardından döktüm dua ile su
Kanadı hatıralar sol yanımda bir sancı
Öksüz, yetim bir kalbin sesi duyuldu acı
Kanatlanmış geçmişim uçarken uzaklara
Yalvardım Yaradan’a düşmesin tuzaklara
Ruhani kimliğimin şifresini unuttum
Maneviyat dediğin değişiyor zamanla
Narkoz verdim sevgiye, ilelebet uyuttum
Yüreğimi yıkadım gözümden akan kanla
Düşündüm ki sadece bir damlayım hayatta
Sele karışsam ruhun duymayacaktır hatta
Küçük çocuk ağladı, ağladı ıssız şehir
Öyle acı çağladı, dolup taşarken nehir
Yuttu bütün bir kenti gördün mü her yer enkaz
Göremezsin değil mi duygusuz ruhun aymaz
Kavak yelleri eser vurdumduymaz başında
Acaba düşündün mü gençlik gidiyor elden
Ne kaynar yaşlanınca bir başına aşında
Tutan olur mu dersin doğrulmaz, felçli belden
Bunlar varsayım elbet, kalpten geçmez beddua
Ah eden derman bulmaz, kabul göremez dua
Ama hayatın yolu güllerle kaplı değil
Acıtan dikenleri ayıklayacak mısın?
Dik tutma hep başını yeri geldi mi eğil
Bir gün gelip ismimi sayıklayacak mısın?
Duyar gibiyim şimdi kendinle hasbihalin:
“ Meğer hayat kısaymış, değmezmiş ağlamaya
Ağlamaktan daha çok ağlattım biliyorum
Pişmanlıklar yetermiş yüreği dağlamaya
Her gece hayalimde geçmişi siliyorum
Tükendi tüm umutlar, yolun yarısı geçti
Kaderim vicdanımla toprak olmayı seçti…”
Ve tükendi sözcükler, sükûtunda hayalin…
Seda YÜKLER
5.0
100% (10)