9
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1940
Okunma

Adaletsizliğin çok ama
Öfkenin hiç olmadığı bir diyardan göçebeyim.
Heybem, bir türlü edemediğim isyanlarla dolu
Yutkunamadığım hüzünler, bir bir boğazıma düğümlenmiş
Ağlarım ama ağladıkça gözlerim yitik bir ülke gibi bakıyor
Sindirilmemiş öfkelerin kaderine maruz kalmış bir istifra halindeyim
Kuduracak sanki içimdeki isyan ateşi
Ve yakacak zihnimi kurcalayan keşkeleri.
Hep böyle mi olacak halimiz ahvalimiz,
Hüzün dedikleri şey hep bize mi düşer bıra
Bir yerlerde gülmek var, ağlamak illa bize mi düşer?
Bu nasıl bir tahakküm ki her yerde ayrı bir talan
Bebeğin ağzından taşan sütü bile araklayan bir vicdan
Sağanak gibi verilen sözler ama hepsi ayrı bir yalan
Fukaraya azap; mazluma ise hep zindan, hep zindan.
Bırakma kendini bıra, dik tut ve kaldır başını,
Fikrin, abdestini tazelesin ensar çeşmesinde
Bilincin eğilip düşsün secde yerine
Bırak gözyaşlarını gizlemek alnına düşsün…
İçimde “bir farkına varma” hevesi var, bezm-i ezelden kalmış
Sessiz bir isyanı gizliyorum içimde, sabrın prangalarına bağlı
Avuçlarımın çizgisinde gizlenmiş bir umudun izleri var
Ve bir ananın evladının kokusunu saklıyor avuçlarım
Hüseyni bir soluk yükseliyor ruhumun cevval ırmağından
Ve bir kıvılcımla tutuşmayı bekliyor ömrümün geri kalanı.
Ateş kıvama geldi; iman edenlerin, yeniden iman etmesi için
Gelinlik yaşına gelmiş heyecanlar büyüyor içimde
Muzdelife’den gelecek bir haber var, onu bekliyorum
Ellerim yumruğunu sıkmış bakarken dikenli tellerin ardından
Vakit tamamdır bıra, havada yine intifada kokusu var
İbrahim’in Nemrutları abanmış hafakanımın üzerine
Firavunlar sarmış dört yanımı ama
Ceplerimde biriktirdiğim uyanışlar, kıyama durmuş
Hepsinde mahcup bir tekbir edası var
Kullu nefsin żâ-ikatu-l mevt (Her can ölümü tadacaktır)
Benim canım ölümü tattığında, gözlerimi sen kapa bıra…
5.0
100% (10)