0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
805
Okunma

Keşke hüznün de günlüğü olsaydı
Tutabilseydim sensizliğin çetelesini
Yazabilseydim acıların girift reçetesini,
Günde iki doz ve aç karna;
İsyana dönüşmüş hüzünler alsaydım…
Daha tadı damağımda gözyaşlarımın,
Tuzunu basıyorum lal olmuş dilime
Keşke yutkunmayıp asabilseydim duvarlara
Gözyaşlarımın çaresiz sesini.
Ve bir tablo gibi seyre dalsaydım,
Yokluğunun ruhumdaki dengesizliğini.
Yazsaydım sonra alınyazımın kararsızlığını
Ayrılıklar kadar apostrof atsaydım yüreğime…
Elini ver bana, kaldır düştüğüm yerden
Düşmelerimden, düşlerine al beni
Sömürme artık bereketsiz topraklarımı
Irgat gibi çalıştırma beni kendi yüreğimde
Gönül terimi boş yere akıtıp durma
Yazıktır, beni kendinden uzağa savurma.
Hem yedirmem sana ben sevdamı
Bak kaşlarım çatık tıpkı çatılmış silahlar gibi
Havalanıyor artık kafese sıkışmış yumruğum
Mavzer gibi yüreğimden uğultular yükseliyor
Kavgalardan uzak kaldığımdan olsa gerek
Sevdalardan da uzak kalışım.
Üzerimdeki korkaklığı öldürürsem
Bıyıkları daha henüz terlemiş
İsyanlar bile ederim ben sana
Evet, gözü yaşlı isyanlar!...
5.0
100% (1)