0
Yorum
0
Beğeni
3,0
Puan
1458
Okunma
gökkubbenin yıldırımları üzerlerine bindi
günaha davet kıvrımların vebali yüz belki bindir
belirleyemediklerimin muallakiyeti huzur verici
peki söyle şimdi bana hin mi kin kin mi hindir ?
genzimin yalvarışı bu zamaniyetten firar
özümün terbiyecisi emsile maksut bina
kırbaçların güzergahı belimin köprüleri
ve kırbaçta dilimde birer sükût bin ah..
paramparça etti cismi ay kesiği tebessüm
fincan kahve telvesinde teveccünüz tecessüm
yıllanmış kelimelerle süslüyorken çam ağacımı
ipek tenim, makastan ellerinden heves sür.
batan doğudan, yakan konuda en sonunda görüldü
meşk bakanın, aşk ilahir karın, kar köründür.
sana giden tüm bozuk satıh yolları kulaçladım
çakıllarına boca ettim derimi bölük bölük bölündüm.
hâlâ yaşamaktayım bakma ölüme vardığıma
Hû diyeceğim dişimle bağrından kan aldığı an
gündüzleri geceye, ay ışığını zifire doladın
beynime boyalı duvarların bir de bal yanakların al.
müşkülüm yok şükür rahatım düne nazaran
tuzla cengin yaralarımın depreşiyor azarak
göze aldıklarım artık gözümün alamadıkları
bundan kelli hem aşk hemde duyulan haz haram
yetti gayri bunca yükü, sefahati kaldırmam
gamzene gebe gülücüğümü miğdesizce aldırma
sonrası dingin ve kadife bir ses tonu
dayan nârdan veyahut aldırma gönül aldırma
nefesinden yoksun, panolara yanaşıyorum
seninde ay döngüsü gözlerin kamaşıyo mu?
aksini yansıtan tüm aynalar çatırdadı
göz çukurumda bebeklerime yerli yersiz sataşıyorum
yar bulutların gözyaşları, bir ateş damlası
sabilerin gönülleri heyhat ile yanmasın
cismi hasta ruhu yasta bir âmâyım
nazarımı celbet bu gece ay ışığına yan basıp.
3.0
100% (1)