4
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
4326
Okunma

1-
bir oğul ölür bin oğul doğar masal enginliğinde
bağrımızda pervazlanır ağıt secde edercesine
kopan vaveylaya dayanırız acılara çizgi çekerek
Mezopotamya bala sesine durur aşka kanatlanır
kaç kuyu eksilmişse hayatımızdan her sonbahar
o kadar yusufçuk açar gözlerini gül bahçemizde
-Derdi Annem
2-
ana rahminde büyüyen her çocuk ışıltılı ve umutlu
mahrumdur günah soluğundan, kahır savaşından
çünkü kâfir gagaların tünediği dilleri, çiçeklerin dili
ceylan gözleri hilal gibi ince ve arzuları meşheridir
ana en güzel kılavuzu; yolları ki, hep pınarlara varan
melâli arş tünelinden berrak geçer: -O kadar safran
-Derdi Annem
3-
kuytu mağaraları ıstırap sardıkça içimiz çağladı
ıslıklanan tank tüfenk seslerine hiç aldırmadan
gölgenin başladığı yerde oturduk: Muhal-midir!
4-
cömert gözlerimizle karşıladık her ölgün güneşi
sonra sırtımızda kırbaçların kanına banıp kalemi
acıklı sözler ağzımızın hokkasından, şüphesiz
kanayan bir çocuk eliyle durdu söze: Revamıdır!
5-
ak pak sedef ışığında içimize sinmeyen duyarsızlığı
silkinerek anlatmaya çalıştık kurulan can pazarında
umursamadı havari ecel; ovalarda yönümüzü böldü
at naralarıyla yırtıldı mahzun şafak masumlar üstüne
sunak taşında gökler açıldı kat kat: Kavruldu toprak
6-
kutlu kan yaş olup boşalırken oluk oluk; ülkemde
döne döne aradığımız barışın yönünü: Bulamadık
evrenden göz göz, söz aralığında taşındık; dibsizmiş
cebrailin eli okşadı başımızı, bembeyaz derinden
doyumsuz ömür bir çelmelikmiş gülşeni soyunduk
ederi olmayan savaş t/oyundayız: O kadar safran
7-
Hoşçakal iki yanımı süsleyen şiir
ateşin en harlısını döküyorum inci gözyaşlarımla:
Hoşçakal çocukları bir kürek ateşe serpen zaman
şimdi: Mezopotamya gecelerine astımlı şiirler asıp
kelimelerin ruhunu üflüyoruz: Her dem izhar edip
âr eder olsada felek: Ana var git karalar giy bugün
çoktan az gittik!