6
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1400
Okunma

ufuk en olgun saatteyken, kıpkızıl titredik vatana
fark etmedi çok kimse zaten olmayacakmış yarın!
gözlerimiz çıra gibi tutuştu; ağ alınla aşkla ama;
ne çâre hissetmedi zafere aç soğuk adamlar
hasretimiz, birdenbire vakitler arasından
ayaz yiyip, kanatlanıp, yükselirken arşâ
her nidâ uykularımızı bölüp çıktı -barışa
dolunay selâm verip bulutlara üzgün
artık muzdarip, kırık kalpler üzre ağacak
ve ölüm; nabzımıza vurduğunda sustu çağrımız
bin yıl kadar hafif yek pare süründük meçhûle
öfkesi kırıldı ruhun hışımla aheste ses duyulan
karanfiller tomurcuklandı dağlarda her vakit
kanat kanat cennete düştü her katremiz
velhasıl;
annelerin bağladığı yemeniyi sıyırıp ay’la,
yaşamaya dair güneşe savurduk; o ses’e
ve-l asr’a en güzel, çok özel ibareli, davamız uçtu
savunmamızı bıraktık can ağ(a)larına; biz takıldık
yani şöyleki; göğe canımız, gövdemizden kan yürüdü
muradımız arınmak değil soyutlanmıştık ufuklara
zulme boyun eğmeyen biz doğulu kimseler.
sonra; yaz günü merhamet çekildi yeryüzünden
sular çekildi çözüldü müşrik yüreği divâna kadar
cerağı sökülüp atıldı özbenliğinden bir şafak
göğsüdağlı annelere eridi toprak ve zaman:
Kefene sarıldı umut: Mahzun her amin
oruç gecelerinde hayıflandı gecikmişti sonbahar
tandır önünde ağıt yakıp kara bahtlı ana dili lâl
mafsallarına gömecek yitik oğul sevdasını
rüyasında okşanırken en makbul kelebek
----diyeceğim o ki:
-unutursan gölgesi döğülen halkını
-yüreğin uğuldar ecel çevirdikce çarkını
-çalacak ebed bestesi seninde şarkını
-bıkmadan dirilir bir bir bugün bura yarın ora!
-sonsuz savaşta sende düşersin zor(b)a!
--öz yurdunda yetim duyulmaz sesleri
--öz yurdunda vedaya esiyor hevesleri
............................The End