101
Yorum
116
Beğeni
5,0
Puan
6621
Okunma

-ben giderken-
dönerken yalnızlık değirmeni
herşey suskun
iklimlerin parmaklarında
kekik kokan haziran akşamında
bin cümle geçerken üstümden
alaşağı olmuşum
bilir misiniz
yıllar var ki
güneş
uğramıyor bu şehre
taşların omzunda hüzün
hüznün girdabında eser rüzgar
vakit tenha
yalnızlığın soysuz bir düş vakti
aralamışım perdeyi
düşmüşüm hatıraların peşine
yılların hüznü bulaşmış eski bir fotoğrafı basıp bağrıma
koymuşum kalbimin üstüne
tıpkı bir heykel gibi
taş kesilmişim
vurmuşum firari uykuları alnının çatısından
bozup ağzımı sövmüşüm bin kez kadere...
toprak kokan şu ömürde
cam kırıkları gibiyim
sustum!
sustum hayat sana
en çok da aşka...
karanlık bir rüyadan uyansam
olacak belki sabah
dinmiyor uğultular özümde
ölüm dörtnala koşuyor içimde
bahar nemsiz olur mu baba?
tanrım
söyle
üşür mü ölüler de?
ah be çocuk
kapkara dizelere rengarenk kalemlerle
yazı yazılmıyor ki
sıkışan harfler arasına hep ölüm sızıyor
hergün daha çok in(ley)erek yaklaşırken
azrail’in soğuk nefesine
üşüyorum
-hadi
bana maviyi anlat çocuk-
Seslendirme: Olgun ONUR
Kendilerine nezaketi ve emeği için çok teşekkür ederim. Saygıyla...
5.0
100% (129)