10
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1533
Okunma
Mor şafak çökeltisi gök/yüzü
Geceden kalma hüzün
Çöle maya atmış karanlık
Haset kuşlar kanat çırpar uzaklardan
Pencerede sıra sıra şımarık fesleğen dizili
Kök atar zillerinden toprağa amansız köpekbalığı
Dolaşır pusuda fütursuzca
Aymaz köstebekler söndürse de şavkını
Tanrının ırmağı yıkasa da içini
Paklamaz kirlettiğin nefsini
------
//
Perdesini aralamış bir aşk girer içeri
-Sonsuza kadar çağlayan yaşam seli-
-Her gün “sen” doğuyor gözlerimi açtığımda odama
Sıcacık bir tebessüm/ sevgi dolu “günaydın” sevdama//
Doldurup gözlerini içime can/çiçeğimi
Nar şurubuna bandırıp böğürtlen dudağını
İçiyor sessiz sedasız ve yeminsiz
Ardından bir yudum çay kokusu değer uzaklardan nefesime
Şekerinde eritir özlemini dilim
İnce bardağın belinde kalan dudak izi
Ve kaderin yazılmış keskin çizgisi karışır
Semaverde kaynayan harlı ateşe
Titrerken seherin yeli göğümün coğrafyasında
İkliminde bekler kınalı elma kurdu
Olur da!
Ardıç dikenim/ çalı süpürgem değer bazen dudak kıvrımına
Fırtınam boran olup aksa da mavi nehrine
Yine de;
Yağarsın muson yağmurlarınla yüreğime
Kandırır damarlarımda kuruyan susuzluğumu
//Dilime ses olsa da kayan yıldızlar
Rotasını hasrete çevirmiş gözlerim şimşek çarpması
Nefessizce beklediğim puslu akşamlar//
Ve
Gün boyu gün/eşi maskelerim yüzüme
Göğsüme doldurduğum nefesim olur/
Diyet’i düşünmeden çekerim içime
Sevgine acıktığım sensiz zamanlar
Ümmü AŞCI
(ÜMA)
5.0
100% (12)