___
kaç sene geçti?
çilek kokulu ağzın kaç defa andı adımı
sokak lambana sulanmış yusufcuk firarı seçti mi
yağmur kızıl saçına
ay ıslak göğsüne aktı mı
aklın çelindi galiba saçma sapan bitiş değildi bizim ki
ya komşu kızı konuştu boşboğaz bir şekilde
ya da annen sildi nüfusundan ismimi
ve sen çekip gitmeyi yeğledin o gece



___
elli yıl bastın sineme yüzünü
darbe zamanı koca çınarın gölgesinde arakladım yüreğini
içme dedin
bir tek atasım gelse bile
biliyorsun
bak işte yaşlandın
dedelik sıfatı en çok sana yakıştı
boş ver hüznü kara dalında kurusun
bir sonbahar günü yatağa düştü bal nazarlım
iki ay başucu nöbetleriyle geçti ümidi silmeden
ve
sabah ezanına yakın göçtün ömrümden kadınım



___
yar
bir şişe şarap ile yazıyorum notlarımı
küçük yapışkan uçları dilime değdikçe üşüyorum
kırık
dökük mehtam sırıtırken çakır keyfime
kadeh parçalanıyor avcumda sadist duygular eşliğinde
unutma
telesekreterim halen açık sesine
kapatmak çare değil ki aşkın işlek vaktinde
neden zaman su haline dönüşmüyor
buz gibi abanıyor üstüme



___
annem silindi öyle mi herşey teker teker
şuan yaprak kımıldamıyor incir ağacında
üzülme sakın
ya da keşke üzülsen çökük zihnine can gelse
yarım yamalak sözler yerine
sarılsan unuttuğun oğluna
alzheimer illeti
kavursun tanrı seni arafın çukuru gibi



___
bulutlar sağnaklarını biriktiriyor havzasında
mahpus yakıcı
gardiyan demirden zebani
sevgili okudum son nameni her kelimen ruhuma çivili
üç beş sene nedir ki
gece sessiz
ve
ayak sesin sanki yatağıma yaklaşıyor
kokun sigara dumanıma işliyor çektikçe ciğerime
nefesin sol yanıma dokunuyor





her yorgun ilişki
aldatmaz insanı yeter ki içine sinmeyi bilsin...







lamour