bir yudum
bir yudum daha iç beni
gece şarapı döküyor kadehine dudağımdan
taş bir plak tango resitalini çalarken
sarıl
hatta yarıl göğsümde ölmeden



oda’nın loş anbiyansı çakır keyif bir hırsız sanki
aşırıyor aşkı saklı yerinden
ilmek
ilmek işliyor parisin adına
o an
istem dışı kasılmalar oluşuyor kasığımda
nedensiz
izinsiz ateşin çekiyor kendine



dokun ellerin tanısın soru sormadan
doğuştan bir ama gibi davran
acıtmadan
kırmadan seviş bakirliğin son bulsun
saçlarım karışsın yatağın mahrem büyüsüne
tel tel ayrılsın sırıl sıklam olana dek
ve paris sussun



ay doluyor haneme
yaban gölgesi oyunlara dönüşürken çocuk gibi
bölük
pörçük iki kelime çıkıyor ağzımdan
je t’aime



sabahın ilk ışığı çıplak kasına imzalıyor suretini
uyu
lütfen biraz daha dal rüyana
seyir defterim dolmadı notlarım yarım yamalak
dinle sadece duymadan
akordu bozuk bir keman gibiyim
sol anahtarım kırık
ırzına geçildi tüm yobaz düşüncelerin
sen
yine sen sev yalnızca kadınca hislerimi



ve her daim
tango vari seviş kırmızı olsun rengi...






lamour