10
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1569
Okunma

Gün ışıldarken,
doğan güneşin kızıl huzmelerin alevi
bir çiğ tanesi kadar taze ve duru,
ak bir güvercinin kanat çırpınışında
kır çiçeği kadar savunmasız...
Ya, akıntıları kimseye belli etmeyen kudret
yüreği dağlayan sevdanın içli titreyişinde
ıslık çalışında dalgalarda dövüşen sesi;
kayalıkların dövdüğü hırçın rüzgârlar,
söğüt dalı kadar ince ve kırılgan...
Çıplak ağaçların arasında denizi seyrederken
ne kadar duygu varsa hepsi gidip geliyor,
büyük umutların yarattığı düş kırıklıkları.
Gurur öfke karmaşasında içten mırıldanma,
bu sabah unutulmuş bir mektup okuyorum
sustuğunu sandığım duygularıma
Göğe doğru yükselirken hüzün bulutu resimler
kendi çığlığında çörekleniyor gözyaşı yağmurları.
Evet, ağlamak insanın ruhunu yıkıyor derler ya!
Yokluğuna özdeş, hasretine yenik düştüğüm yerde
yelkenleri kırık tekneler gibi öğreniyorum
sessizce ayakta kalabilmeyi...
Ümmühan YILDIZ.